Kdz. Ereğli’de şimdi de Kızılcapınar Baraj suyunun ilçe halkına içme suyu olarak verilip verilmeyeceği konusunda yeni bir tartışma başlıyor.
Kızılcapınar barajını yaptıran Erdemir, 11 yıl aradan sonra bu baraja yeniden elektrik türbinlerini yerleştirmek ve üretime başlatmak için harekete geçerken. “önce üretimime bakarım” mantığıyla, gerektiğinde barajdan içme ve sulama suyu vermeyebileceğine vurgu yapıyor. (Belgesi elimde)
İşimiz bitti, gereksiz, saçma ve insanın yaşama hakkını gasp etmeyi bile düşünebilecek kadar mantıktan uzak girişimlerin belgelerini görmek gerçekten de büyük üzüntü veriyor.
Şimdi barajın yapımından bu güne kadar geçen süreci en iyi bilenlerden biri olarak, sizleri 2008 yılına götürmek istiyorum.
O yıl, Erdemir DSİ’ye başvurarak Kızılcapınar Barajı'na elektrik türbinleri monte etmek istediğini bildirdiğinde, DSİ tarafından Erdemir’e gönderilen yazıda “Kızılcapınar Barajı’nı besleyen Kızlar Deresi’nin Kurtlar Suyu’nun alınıp ‘Doğanlı Suyu’ adı altında tünelden geçirilerek Kozlu’daki Ulutan Barajı’na akıtılması nedeniyle, Kızılcapınar’ın debisinin düştüğü, bu nedenle HES başvurusunun revize edilmesi” istendiğini, ortaya çıkaran Gazeteniz Önder oldu.
Çünkü biz kulağımıza gelen haberleri bizzat görmek için o tünel inşaatına giderek fotoğraflamış, dönüşümüzde de 9 sütun manşet atarak “Ereğli’nin suyunu çaldılar” demiştik.
Sonra.
Ereğli ayaklandı otobüslerle inşaat alanına gitti.
Öfke tavan yapmış ve çok yönlü mücadele başlatılmasını beklenirken, tepelerden gelen bir talimat üzere yerel yönetimin başındaki de “Bu su Beycuma’nın” demez mi?
Şok ! Şok ! Şok!
İşte en büyük kırılma noktası buydu ve açıkça yapılan su hırsızlığına hep birlikte seyirci kalındı.
Anlamadığım ise Erdemir’in o süreçteki sessizliği olmuştu.
Halen daha yanıtını bulamadığım bu soru kafamda çakılı duruyor!
**
Bu konuda söylenecek o kadar şey var ki.
Söylenecekleri sonraya bırakarak, gazetemizde 3 Nisan 2008 tarihinde yayımlanan “Hata kimde?” başlıklı yazımı bir kez daha paylaşarak, günümüze ışık tutmak istiyorum.
**
İşte o yazı:
Kağıt üstünde yazıp çizmenin ötesinde, olayda adı geçen yer ve alanları incelemek çok daha önemli diyerek gazetemizin aracı ile düştük yollara.
Yanımızda da konunun uzmanlarından biri Kdz. Ereğli Belediyesi’nin Su ve Kanalizasyon İşletmesi Müdürü Bayram Aydoğan vardı.
Zonguldak üzerinden öncelikle Kozlu (Ulutan) Barajını da yerinde görerek DSİ?nin ihaleye verdiği 2007 yılının ikinci ayında yer teslimini yaptığı alana doğru yol aldık.
Gaca rampasını ilk kez gördüm. Adını hep duyduğum Gaca rampası eski Zonguldak-Ankara ve Zonguldak-Ereğli yoluymuş. Zonguldak’tan Ereğli’ye gelecek olanlar öncelikle Beycuma’da çay, Devrek’te de yemek molasının ardından şu anki Güneşli yolu üzerinden Ereğli’ye ulaşabilirlermiş. Kaç saatte geldiklerini öğrendiğimde “sabah binerdik otobüse akşama Ereğli’ye gelirdik” dedi eskiler.
Zonguldak merkezden 15 kilometre sonra Gaca tepesinde Kurtlarsuyu’nun Kozlu’ya akıtılması için başlanan projenin ana merkezine geldik.
Deniz seviyesinden 401 metre yükseklikteki bu alanda, Kdz. Ereğli’nin Kızılcapınar Barajı’nı besleyen Kurtlarsuyu’nun kamuoyundan gizlice alınıp da Kozlu’ya gönderileceği operasyon merkezinde 2.543 metre uzunluğundaki tünel inşaatının başlangıç noktasındaki çalışmaları görünce içim bir tuhaflaştı.
Öylesine büyük bir çalışma var ki, kimsenin haberi yok.
Ve bu çalışmayı da özellikle saklayan ve gizleyen yöneticilerimiz bile var.
Kurtlarsuyu’nu burada regülasyon yaparak bu tünelden geçirip Alancık noktasından çıkararak Gaca deresi ile buluşturulacak çalışma önümüzdeki yılın ilk aylarında tamamlandığında, işte o andan itibaren de Kızılcapınar’a giden su azalmaya başlayacak.
Alancık’a gittiğimizde Zonguldak’tan 25 kilometre uzaklaştığımızı söyledi kilometre sayacının ibresi. İçim içime sığmadı bir anda.
Devlet ve siyaset ciddiyeti bu mu?
Bir ilçenin suyunu alıp götürüyorsun ve kamuoyundan saklıyorsun?
Neden?
Bunun adı tek kelime ile HIRSIZLIK değil mi?
AKP suyumuzu çaldı, il genel meclis üyeleri de şakşak yaptı. Yetkililerden aldığım bilgilere göre; Kozlu, Zonguldak, Kilimli ve Çatalağzı’na kadar çok geniş bir alandaki hemşehrilerimize su sağlayan Kozlu Ulutan Barajı’ndan 19 milyon metre küp su sağlanabiliyormuş. Ve bu su miktarının da tüm buharlaşmalara rağmen yeterli olduğu da vurgulanıyor. Ancak; bu yeterliliği bozacak tek gerekçe kurallık olabilirmiş.
Zonguldak-Ereğli arasında sorun yok ki. Su elbette verilir ve alınır. Ama Zonguldak merkez ve çevresi göç verirken Kdz. Ereğli göç alıyor. Ve su konusunda başka seçenekler neden araştırılmaz ki. Örneğin Çatalağzı ve Kilimli’ye Filyos’tan su getirilmesi de düşünülemez mi?
Ereğli’nin suyunu çalmayı düşünenler devletin 10 milyon YTL’sini tünele gömerken, neden kamuoyundan gizli projeler yapılır ve saklanır ki?
10 milyon YTL’yi gizli planlara harcayanlar, kapı kapı dolaşarak Saltukova Havalanı’nda büyük uçakların iniş ve kalkış yapabilmesi için Bostancı tepesini tıraşlamak için birkaç milyon YTL arayan Vali Yavuz Erkmen’in halini düşündüm. Bir de, Kdz. Ereğli’de yaşayan vatandaşlara milyonlarca YTL’lik zarar verme alışkanlığı sürdüren sel felaketlerini önlemek için kağıt üstünde var olan ama ödeneği bulunmayan Sakindere, Alkaya ve Kabasakal derelerine yapılması gereken tensip bentleri için gerekli olan sadece bir veya iki milyon YTL’nin bulunamayışına kafayı taktım.
Zonguldak’ı yeniden var edecek Filyos Projesi için ödenek ayırmayan siyasetçilerin ne yapmak istediklerini çözmeye çalıştım.
Bir de ve özellikle Kdz. Ereğli’nin yediği kazıkları alt alt koydum. Hele ki AKP’nin çıkardığı Belediyeler Kanunu gereğince kapatılan bin küsur belediyeye rağmen, Ereğli’nin göbeğindeki Gülüç’ü kapattırmamaya direnenleri gözlerimin önünden geçirdim.
Ereğli kime ne yaptı?
Suçu ne?
Birilerini milletvekili, belediye başkanı, ilçe başkanı, il genel meclis üyesi şusu-busu yaptı da, ayıp mı işledi?
Ne günlere kaldık sevgili dostlar?
Hani bir söz vardır “Ölü rahmet görsün de?” diye.
Bizim dirimize saygı göstermeyenler ölümüze rahmet eder mi? Suyumuzu çalıyorlar. Ereğli’nin büyümesinin önüne takoz koyuyorlar. Ve bu ilçede yine de siyaset yapabiliyorlar?
Kızmayın boşuna. Suçlu onlar değil ki!..