BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özerin Kdz. Ereğlide yurt yapılması için harekete geçen Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğünün arsa bulamadığı için 2012 yılı ödeneğini geriye gönderdiği açıklaması başına dert olacak anlaşılan.
Hemen yanıt geldi Bir şey bilmiyor diye.
Hadi bakalım kolay gelsin.
Koskoca profesör ayıklasın pirincin taşını.
Polemiklere boğulmuş Kdz. Ereğlide yaşanan ve artık iyice bıkkınlık veren kavganın biteceğine/bitirileceğine dönük en küçük umut yok.
Sürekli gerginlik.
Sürekli aşağılama.
Sürekli kavga.
Peki ya sonuç?
Sürekli geriye giden bir Ereğli.
Rektörün toplantı sırasında bir sataşma yapmamak için gayret gösterdiğini izledim.
Sorulara yanıt verirken duyguları yerine mantığını öne çıkararak yanıt verdi.
Kimi zaman yutkunma seanslarına geçtiği suskunluklarında elbette çok şeyler söylediğini anlayan anladı.
Rektör koşmak istediklerinin altını çizerken, üniversitenin son iki yıldaki büyüme rakamlarına vurgu yaptı.
Elbette bu büyüme hareketi Ereğliyi tatmin etmedi/etmemeli de.
Bu haklı talebi döverek anlatamazsınız.
Söz ile dile getirip sonuç almaya çalışırsınız.
Oysa Ereğli hep dövüyor.
Önüne gelene de, gelmeyene de, gelecek olana da yumruk sallayarak kaçırıyor.
Bugün de olduğu gibi.
Kdz. Ereğlide geçmiş yıllarda bir olay olmuştu. Mafya ayaklarına takılan biri kahve köşesindeki bir garibanı sürekli aşağılayıp dövmeye devam ettiğinde, en sonunda sabrı taşan o gariban bir yerden bulduğu silahla kendini döveni vurup öldürdü.
Etki tepki meselesi.
Uygar insanlar konuşarak çözüm arar ve bulur.
Kavga uygarlığın değil cehaletin fotoğrafıdır.
Ereğli bu kavga bataklığından çıkmalıdır.
Ama nasıl?
Örneğin bu yazı bile eleştiriden yararlanma çizgisinden görülmez ve hemen savaş baltalarını çıkartır.
Gerçek bu.
Yapacak bir şeyi olanlar da korkup yan çizip ortalıkta görülmüyor ise yazık Ereğliye.
Ereğli bunları hiç hak etmiyor.