“Batı Karadeniz Bölgesi’nin ilk ve tek kanser araştırma merkezi olan Bülent Ecevit Üniversitesi Kanser Araştırma ve Tanı Merkezi de açılmış olduğu 2015 yılı Nisan ayından itibaren 45 adet servis, 30 adet günübirlik yatakla bölge halkına hizmet vermektedir.”
Neymiş?
“Batı Karadeniz’in ilk ve tek kanser araştırma merkezi.”
Yani?
“Zonguldak kanser merkezi, bu nedenle sadece Zonguldak değil Batı Karadeniz’in ilk ve tek kanser araştırma merkezi bizde diyor BEÜ.”
Siz ne anladınız bu açıklamadan?
…..!
Bu merkezin Müdürü Doç.Dr.Bekir Hakan Bakkal verilen hizmetle ilgili anlatıyor: “Kanser tüm dünyada her geçen gün artan, tüm hastalıklar içinde ölüm sebebi olarak da 2. sırada bulunan bir hastalıktır. Böylesine önemli bir hastalığa yönelik bir merkezle bölge halkına sağlık hizmeti sunabildiğimiz için mutluyuz. Merkezimiz Tıbbi Onkoloji, Hematoloji, Radyasyon Onkolojisi ve PET gibi onkolojik tanı ve tedavide mutlak ihtiyaç duyulan birimleri barındırmaktadır. Günde 60 hasta kemoterapi, 80 hasta ise radyoterapi hizmeti alabilmektedir. Merkezimizde son 1 yıl içinde 20.405 poliklinik , 6966 kemoterapi uygulama hizmeti sunulmuştur. Bu süre zarfında başvuran hastalarımızda kadınlarda en sık meme kanseri, erkeklerde ise akciğer kanseri için tedavi uygulanmıştır.”
Allah razı olsun, sağ olsunlar.
İyi ki varlar!
İyi ki Zonguldak’ta böyle bir merkez kurulmuş.
Ne yapardık o zaman?
Gurbet ellerde kanser tedavisi ile uğraşmanın ne demek olduğunu yaşayan/yaşayanlar bilir.
Allah çektirmesin !
Şu açık ve nettir:
Zonguldak ve çevresindeki tüm iller kanser hastalığının yaygınlaştığı bölgenin içindedirler.
Çünkü…
Sebebi kömürle çalışan termik santrallerdir.
Dünyanın fosil yakıtlı enerji santrallerini kapatmak için takvim belirleme çalışmalarını sürdürdüğü günümüzde, Türkiye’de ne yazık ki bu konuda rant ekonomisi ödünsüz bir şekilde sürdürülmektedir.
Güneş ve rüzgar cenneti ülkemizde, yurt dışından kömür getirerek yakıp göbeklerinin katmerlerine yenilerini ekleyenler, Zonguldak’ın canına okumayı sürdürmektedirler.
Gidip bakın bir Çatalağzı’na.
İnanamazsınız o manzarayı görünce.
Dersiniz ki, Çatalağzı bu ülkenin bir beldesi değil mi?
Burada insanlar yaşamıyor mu?
Bayrakları ay yıldız, toprakları Türkiye değil mi?
Vicdanınız ağlar.
Eğer ki öğrenir iseniz Çatalağzı Belediye Meclisinin “Beldemizi başka bir alana taşıyın” kararını tutamazsınız artık gözlerinizin yaşını.
BEÜ bölgenin ilk ve tek kanser araştırma merkezini kurmanın gururunu paylaşıyor açıklamasında.
Aklıma takılan şu:
Bu termik santral dayatmasını yapanlar neden Zonguldak’ı seçerler?
Neden kendi seçim bölgelerine bu santralleri taşımazlar?
Neden o yatırımcılar da bu termik santral bölgesinde çoluk çocuk yaşamazlar?
Gidin yapın kendi ilinize.
Hazırlarını da sökün gidin hem.
Yapamazsınız.
Yaptırmazlar.
Hatta o kente giremezsiniz bile.
Konu Zonguldak olunca kolay.
Nasıl olsa, devletine ve yasalara uyan ve uymayı alışkanlık haline getirmiş bir Zonguldaklı profili var.
Nasıl olsa kömür kenti diye kandırırsınız.
Oysa, gerçek hiç de öyle değil.
Ukrayna’dan getirilen kömürü yakıp bu bölgeyi kirletenler, yaşamı öldürüyor.
Doğmamış çocukların ölümünden bile yüreği sızlamayanlara ne deseniz boş.
Bomboş.
Biz BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’in “Her geçen gün daha fazla karşılaşılan kanser vakalarının saptanması ve tedavisinin toplum sağlığındaki öneminin farkındayız. Böyle bir merkezi planlarken hem hasta konforunun hem de tıbbi donanımın en ideal şartlarda olmasını istedik. Merkezimiz hizmete girdikten sonra çok olumlu geri dönüşler aldık. Yaptığımız yatırımların böyle olumlu geri dönüşlerini almak da bizleri memnun etmektedir. Her geçen gün artan deneyimi ve teknolojik alt yapısı sayesinde merkezimiz Zonguldak ve bölgemiz için önemli bir kazanım olmuştur.” Sözleriyle teselli bulalım.
Ne iyi yapmışlar.
Yoksa gurbetlerde "ŞİFA BULALIM" diye sürünür dururduk!