Su… Su… Su…
Onsuz olur mu?
Uzaya gidenler bile gezegenlerde önce su arıyor iken, Ereğli’nin gündeminde yine su var!
Sebep?
Kızılcapınar Barajı’nın suyu.
Su Ereğli’nin.
Ama bu suya göz koyan çok.
Biliyorsunuz 2008 yılında nasıl da çalıverdiler Ereğli’nin suyunu.
Tepelerden tüneller açıp adı Kurtlar olan suyu, “Doğanlı suyu” diye Kozlu’ya taşıdılar.
Ve Ereğli’dekiler de bu açık hırsızlığa seyirci kaldılar.
Hem de, “Baraj benim parayı ben verdim” diyen Erdemir bile sessiz kaldı.
Tek bağıran biz olduk.
Sonuçta bağırdığımızda kaldık işte.
*
Baraj yapılıp hizmete açıldığından bu yana Ereğli’nin suyundan Ereğlililerin yararlanması amacıyla isale hattının yapılması için başlatılan çalışmalara destek olanların hep yanında olduk. Bu köprülerin altından şakır şakır su mücadelesi akarken, suyu çeşmede görenler ne bilecek dün ile bugün arasındaki süreci.
Bilmemek ayıp değil de, ayıp olan bilgisizliğini saklamak.
Bu konuda öyle.
Belediyenin eski başkanının ilçe halkı adına geçen yıl bir protokole imza attığını duymuştum.
Duyumlarım “ihanetin belgesi” olarak gelmişti bana. Ama belgeyi görememiş, talep etmeme rağmen de alamamıştım.
Nihayet o belge belediye meclisinin Aralık toplantısında ortaya çıktı.
Gördüm!
Okudum!
Tabi ki çok ama çok üzüldüm.
Açıkçası canım yandı.
Bir belediye başkanı imza atarken, sorup soruşturmaz mı?
Bilgi almaz mı?
“Çok bilirim ben” demek kolaydır da, ya sonuç?
Bu imza “gaflet” olarak değerlendirilemeyecek kadar önemli.
Var bu işte bir iş!
Çok duyumların var da.
Yakıştıramıyorum!
*
Bu protokolde açık açık Erdemir diyor ki; barajda su seviyesi düşer ve benim üretimim tehlikeye girer ise ilçe halkına su vermem!
Güler misin, ağlar mısın?
Bu ilçede Erdemir’de çalışanlar oturmuyor mu?
Ne yapacak o işçiler?
Hele ki, yaşam hakkı en kutsal değer değil mi?
Erdemir bu protokole imza attırmış eski başkana.
O da atmış.
Atarken de, sanki Ereğli’de adliye yokmuş gibi, uyuşmazlıkta Ankara’nın mahkemeleri ve icra dairelerini yetkili olduğunu bile kabul etmiş.
Hay senin aklına da, imzana da!