“Düşenin dostu olmaz ! Düş de gör” demiş atalar.
Yeri ve zamanı geldiğinde ne de çok kullanırız bu ifadeyi.
Düş de gör!
Nereden düşünce ne görecek?
Şu:
Yükselmiştir Adem oğlu, Havva kızı.
Parası vardır.
Makamı vardır.
Asil bir aileden (!) geliyordur.
Güç de ondadır.
Böylesine tatlı bir ortamda hele ki uzaktan bir karayel görünüp de sırça köşk şöyle bir sallanır ise fareler yeni kucak ararlar beslenmek için.
Çevreden kaçış başlar.
Karayel fırtınaya dönüştüğünde ise kimsecikler kalmaz ortalıklarda.
Sanki yer yarıldı, gökyüzü de açıldı ve bu tufeyli takımı kayboldu.
Hele bir düşmeye gör.
Bir gör ama.
Her kim olur ise bir görebilse.
Sıfır noktasından yaşama bakıp da o iğne denen aleti köküne kadar kendine dayanabilse.
İşte o zaman yaşamın o çok acı gerçeklerini tadar ve kendine gelir.
Ha, her şeye rağmen gelmeyenler yine aynı şatafatı görünce yine bozulur ise ortada kesinlikle genetik bir durum vardır.
Tabi ki, bu duruma sürükleniş döneminde tufeylilerin özel yeteneklerini sergileyerek ayakları yerden kesiş taktikleri de söz konusudur.
Şişirirler.
Kanatsız uçururlar.
Çünkü:
Sağılacak meme vardır.
O memeyi ele geçirdiklerinde iş bitmiştir.
Emerler… emerler… emerler…
Şimdi durduk yerde bunu niye yazdım ki.
Kuzunun altında buzağı olmaz.
Keçinin beslediği karga da iş yapmaz.
Sözüm elbette ortaya.
Karışık.
“Düşenin dostu olmaz ! Düş de gör” atasözünü ifade etmenin yeri ve zamanı geldiğinde kulaklar ötecek.
“Düşenin dostu olmaz !
“Düşenin dostu olmaz !
“Düşenin dostu olmaz !
“Düşenin dostu olmaz !
“Düşenin dostu olmaz !
Kime?
Çıktıkları merdivenlerin basamaklarını nankörlük aracı olarak kullananlara.
Nereden geldiğini unutanlara.
Sevgisizliklerinin tuzağını göremeyenlere.
Kendisini kraliçe veya padişah görenlere.
Asillerin sunduğu büyük güven ve saygıyı sulandıranlara.
Unutmayın.
Düşenin dostu olmaz !
Unutmayın/unutmayalım.
Bunun en iyi halini de “eşekten düşenler anlar.”
**
DÜŞME
DÜŞERSEN BAĞIMSIZLIĞINI İLAN EDER DOSTLARIN
GÖRÜŞ GÜNLERİN YASAKLANIR
GELENİN GİDENİN OLMAZ
BAYRAM EDER DÜŞMANLARIN
DÜŞME!!
İbrahim Dizlek