Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu dedi ki, “Ben benim dönemimdeki tüm alacak ve vereceklerimden sorumluyum.”
Yani, kulübün bütçesini görevi devir aldığım andan itibaren daha da eksiye götürmem. Bu şekilde bir yönetim sorumluluğu içinde olursam da, öderim.
Ne güzel !
Kulübü istediğin gibi yönet ve sonra da borçları bırak git.
Oh ne ala!
Ya sonrası?
Tufan!
 
Tüm kulüpler artık bu anlayışla yönetilmeli ki, “ben yaptım oldu. Olmasa da oldu” diyemesin kimse.

Ancak şu var; Gazeteniz Önder’in Patronu Celal Bozkuş bir gün dedi ki “En güzel para spor kulüplerinde yenir. Rüşvetin kıralı da bu şekilde aklanır.”
Hım!
Bu sözü hiç unutmam.
Vardır bir bildiği
Ülkemiz spor olaylarına baktığımda, herkes Ahmet Ağaoğlu gibi “Hesabını veririm” derse, futbolcu menajerleri karun gibi zengin olur mu?
Ya aradaki komisyoncular ne yapar?
Hele ki, “spor kulübüne yardım” diye çevreye yapılan dayatmalar ve makbuzsuz toplanan paralarla köşe olanlar!
Var bu işte bir iş!
Hele son canlı canlı son duyduklarımdan sonra !

**


‘ERKEĞİM’ DEDİKLERİNDE !

Sanal dünyada av peşine düşenlerin yaşadıkları o kadar farklı olaylar var ki. Dostlar sofrasında önceki gün anlatılan karşısında topluca kahkaha attık.
Olay şu:
Erkek ava çıkmış.
Oraya atıyor mesaj buraya atıyor mesaj.
Attığı mesajlar sonrasında aldığı yanıtlardan biri “erkeğim” olunca bir yavşıyor bir yavşıyor ki.
“Tamam avımı düşürdüm” heyecanıyla övgülerden demetler sunmaya devam ettikçe, karşıdan gelen mesaj aynı:
“Erkeğim!”
Erkeğe bir kadın  “erkeğim” deyince ne yapar?
Kudurur!
Kuduran erkeği yine “erkeğim” diyen durduruyor.
Hem de ne durdurma:
“Ulan benim cinsiyetim erkek hıyar ağası. Sen ne anladın andaval?”

**

KIRILGAN
Kırılgan bir özlemdi yarınlarımız 
oyun bozandı bütün hayaller 
rüzgarda 
incecik dalından dökülen ve savrulan çiçek gibiydi 
yaşadığımız
gözlerine baktığım kırılgan bir hüzün
kırılgan yürekler vardı hepimizde
bakmayın bizim kırılganlıklarımıza
biliyoruz ki
güneş her sabah aynı yerden doğacaktı yine
umutgan sabahlara
ve 
biz 
harman döver gibi güneşe sererdik bütün kırılganlıklarımızı
söyleyemediklerimizden kırılırdık içimizden
ve 
utangaç çağın çocuklarıydık 
söylediklerimizden değil
söyleyemediklerimizden vurulurduk kendimizden
                       
Fikri Cinokur-Antalya