Not alırım kimi zaman kaleme almak istediğim konuları.

Çoğu da yaşanmış olaylarla ilintili olduğundan, aklımda tutmaya çalışmam buza imza atmış olmak için.

Not unutulmuyor.

Hatırlatıyor konuları.

Aldığım notlar içinde “cenazelerde tribün” ifadesi yer alıyor.

Kdz. Ereğli’de görev yaptığı dört yıllık süre içinde geride “ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın” veciz sözünün içini dolduran Müftü Osman Aydın “veda” ziyaretine geldiğinde sordum:

 

-Sayın Müftüm benim öteden bu yana bir şey dikkatimi çeker durur. Bu da cenaze törenleridir. Cenazeye ölen kişiye son görevi yapmak ve yakınlarına da başsağlığı dilemek için gidilir diye bilirim. Ancak gördüğüm odur ki, bir cenaze namazında, ne kadar kelli felli (kendilerine göre) var ise önlerinde kim var ise itiş kakış öne geçerler ve tam da cenazenin önünde dururlar. Hatta bu duruşları sırasında kafalarını sağa sola çevirerek kendilerinin daha iyi görünmelerini sağlarlar. Bu doğru mudur?

 

Müftü Osman Aydın yanıt verdi:

 

-Doğru değildir. Cenazeler gösteriş yeri değildir. Hatta bizim peygamberimiz katıldığı tüm törenlerde bulduğu yerde son görevini yapmıştır.

 

Buyurun şimdi cenaze namazına.

Yani şimdi, ekranda gördüklerimiz, çevremizde yaşadıklarımızın tümü de gösteriş mi yapıyor?

Bana göre de; evet bunun adı gösteriş, hatta biraz ötesi şımarıklıktır.

Niye ön safta durmak için aradan kenardan sağdan soldan ite kaka ve en öne gidilir ki?

Demek ki bunun adı ayıp.

Gösteriş.

Şımarıklık.

Hatta cenazeye yapılmış bir saygısızlık.

 

Kimi zaman düşünmüyor da değilim, ön safta duranlar cennete kestirmeden mi giderler diye.

Tabi ki ilgisiz ve saçma bir düşünce.

Cennetin tapusu kimse de değil.

Ama cenazede ön safta durularak fotoğraf çektirilir örneğin.

Şakkada şak.

Kameralar göreve.

Abi profilden al.

Develerden söz açıp da, doğru olmayan yerlerimizi tartışmayacağım da, bu gösteriş merakında olmayan yok.

Gösteriş meraklıları en önde.

Şımarıklar yanıbaşında.

Sonra da bunun adı ibadet!..

 

Bu konuyu fazla depreştirmeden finale gelmeli usuldan.

Finali şu: kent merkezlerinde daha çok bu gösteriş merakı.

Kırsal kesimde yok.

Çünkü herkes eş ve dost.

Birbirlerini biliyorlar.

Oy-moy kaygıları da yok.

Yaşamdan ayrılıp sonsuzluğa uzanan bir insana son görevi yapmanın onurunu paylaşıyorlar hep birlikte.

Kırmacı’da bunu gördüm.

Camiden çıkan da, cenazeye son yetişen de en arkadan başlayarak safta yer alıp namazını kıldı.

Kimse arka taraftan başlayarak önündekileri yara yara en öne yerleşmedi.

Olması gereken oldu.

 

Aslında bu yazdıklarımı ve eleştirilerimi herkes konuşuyor.

Namaz anında da “ne terbiyesizlik” diyeni de duyuyorsunuz.

Tanrının evinde saygısızlık yapmamak için suskun kalanların erdemini göremeyen erdemsizler koşuyor en ön safa.

Aman herkes görsün.

Aman fotoğrafım iyi çıksın.

Aman herkes benim cenazeye geldiğimi bilsin.

Yani kandırma.

Kimi kandırıyor?

Cenazeyi mi?

Cenazeye katılanları mı?

Yakınlarını mı?

Tanrıyı mı?

Yoksa, kendi kendini mi?

Ah develer ah!

Ne kadar çok düzeltilecek yeriniz ve yerleriniz var öyle!..