Kamu kim?
Gerçekten “kamu” kim?
Devlet mi?
Devleti yönetenler mi?
Yollar mı?
Asker mi?
Orman mı?
Havaalanları mı?
Yoksa demirin yolları mı?
Nedir kamu?
Tabi ki, kamu malı vardır!
Tabi ki kamusal alan vardır!
Tabi ki kamu çalışanları vardır!
Ama…
Hepsi bir tek şey için geçerlidir.
O da halktır!
Halk var ise kamu vardır.
Öyle ise tüm sistemler, düzenlemeler, devletler, bayraklar, milletler halkın esenliği ve geleceğinin mutluluğu, eşitliği ve özgürlüğü için yapılması gerekmez mi?
Şimdi, Aziz Nesinlik bir olay yaşanıyor gözlerimizin önüne.
O da ulaşım.
Tekelleşmenin bedelini nedense kamu, yani halk ödüyor.
Vatandaşın toplu ulaşım aracıyla insanın en temel haklarının başında gelen sağlığı için hastaneye gidebilmesi işkencedir.
İşkence yaşatılmaktadır.
Bu kafa sakattır.
Bu kafa tekel/tekelcilik kafasıdır!
Tekelci anlayış öylesine bir virüstür ki, kamuya nefes aldırmaz.
Sağlığı ile oynar.
Ekmeği ile oynar.
İlacıyla oynar.
Temel gereksinimlerinin tümü ile oynar.
Hep oynar!
Oynaktır çünkü.
Durum şu; merkez dışından geliyor isen toplu ulaşım araçlarıyla hastaneye giderken araç değiştireceksin.
Yani, biraz daha söğüşleneceksin.
Hadi bırakalım söğüşlenmeyi bir kenara da, konu çok önemli.
Sağlık bu sağlık.
Bir an önce gidebilmeli vatandaş hastanesine.
Gitmeli ve tedavisini yaptırabilmelidir.
Bundan daha temel hangi hak olabilir ki?
Alaplı’dan gelip de hastaneye gidenlerin derdini duydunuz mu?
Duyun o zaman.
Alaplı’dan gelip, Elmatepe’de bir başka araca bindirilerek hastaneye gidebiliyorlar.
Gülmeyin ne olur!
Vallahi de gerçek billahi de gerçek.
Şimdi;
Siz ne dersiniz bu duruma?
Hangi söz ile ifade edersiniz?
Nasıl yorumlarsınız?
Kamu!
Yani, halk!
Kamuyu “kuma” olarak anlayanlar da var ki, ulaşımdaki tekelci anlayışı beslemek için ça-lı-şı-yor-lar!
Aferin onlara!
Kim mi onlar?
Öncelikle, belediye otobüs seferlerini kaldırıp iptal edenler.
Alternatif toplu ulaşım seçeneği sunmayanlar.
Hatta, var olan Ereğli-Kandili arasındaki demiryolunun sökülmesine sebep olanlar, demiryolunu ve tarihi lokomotifi kestirenler.
Hey sizler!
Kulaklarınız çınlıyor mu?
Ve hey sizler!
Bu duruma seyirci kalanlar!
Nasılsınız?