2005 yılında gidip gördüğüm, ancak ‘kültür gezisi’ olarak bu ayın başlarında ikinci kez gittiğim Doğu Karadeniz’de bilgi açısından bir kez daha beslendim.

Sabahın 6.45’den her gün ayakta olmak ve her gün de bir başka otele gideceğimizden dolayı valiz toplayıp açma koşuşturmacasının ‘tatil olmadığını’ gidenler bilebilir diye düşünüyorum. Çok yoğun bir programa katılınca böyle oluyor. 10 il ve bir de yurtdışı Batum gezisi olunca 5 gece 6 gün boyunca otobos ve minibüslerle yol aldık sürekli.

İyi de oldu…

Görmek ile bakmak arasında çok fark var.

Daha önceki  gidişimde laylom muhabbeti yaşamıştım.

Bu kez ‘rüya’ ve ‘kültür’ biraraya geldi.

Bilgi zenginleşmesinin coşkusunu yaşarken, en çok canımı acıtan ise Ayder ile Uzungöl’ün bitirilişi oldu.

Çarpık çurpuk yapılaşma işgaline terk edilen bu iki cennet köşe şimdi gecekondulaşmış açıkçası. Siz bakmayın süslü-püslü binalara. Tek kelime ile iğrenç.

Geziye katılan ve sonrasında dostluğu paylaştığımız arkadaşlara dedim ki “Uzungöl ile Ayder’in kentsel dönüşüme ihtiyacı var”.

“Hayır!” dediler. Neden hayır dediklerini ise “Bu iki cennet köşesinin kentsel dönüşüme  değil,  tamamen temizliğe var. Bu alanları yapılaşmadan kurtarıp; çağdaş bir planlama ile çok bilinçli bir şekilde tesislere kavuşturmak gerektir” sözleriyle açtılar.

Doğruya doğru.

O ne çirkin yapılar.

Şeş-beş!..

Oraya otel, buraya pansiyon.

Peki ya şekil?

Peki ya alt yapı?

Peki ya doğa?

Hiçbiri düşünülmeden açıkça peşkeş çekilmiş.

 

Ah Karadeniz ah !

Nasıl yeşilsin tarihinle, kültürünle, dokun ile…

Ama…

Harcamışlar Karadeniz’i.

Trabzon’daki Ayasofya’yı camiye çevirmek için iç yüzeyini kontroplak ile çevirmişler.

Cami sayısı az gibi tarihsel bir kimliği olan kültür hazinesini bu şekilde düşman kabul etmek kimin aklı?

Yazık!

İyi ki, bazı kaleler ve Atatürk’ün köşkü korunabilmiş.

Tur otobüsleri oralarda.

Yerli veya yabancı turistleri gezdirmek için arayışlarda olan firmalar harıl harıl rehber istihdam edip yetiştiriyorlar.

 

Kastomunu, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Sinop, Trabzon, Rize, Amasya ve Çorum  ve Gürcistan’ın Batum kentinde gördüklerimi yazmak o kadar kolay değil. Bol bol ses kayıtına notlara aldım ama…

Zor!

Ancak zaman zaman bazı konuları aklımda kaldığınca notlarımla destekleyerek paylaşacağım sizlerle.

 

Oy Karadeniz oy!

Renksin.

Heyecansın.

Rüzgarın gülü,

Yağmurların serinliğisin….

Çayın da demisin demi…