Kdz. Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası geç-meç belki ama çarığı giydi ve yollara dökülerek kentte meslek odaları ve sivil toplum örgütleriyle birlikte olabilmek için kapı kapı dolaşıyor.

Her kim ne derse desin, hareket iyidir.

Ereğli konuşmayı unutmuştu.

Konuşmayı saldırganlık ve küfür olarak algılayanların egemenliğindeki bir ortam oluşmuş ve eğitimli ve kültürlü toplumun önüne cahil cesareti geçmişti.

Hakaret birinci ilke, saldırı ise yardımcısı olunca kent 15 yıldan bu yana kendi kabuğuna çekilmiş ve ?bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın? sloganında buluşanların sayısında çığ gibi bir patlama yaşanmıştı.

En son olarak da CHP?de yaşanan olaylar Kdz. Ereğli gibi bir kentin nereden nereye sürüklendiğinin en büyük kanıtı oldu. Entrikalı bir kongre sürecinde sadece bizim gazetemize aynı düşünceye sahip olanların birbirleri ile ilgili söyleyip yazdıkları bile iç karartmaya çoktan yetmişti.

Görev yapmayı üye aidatlarını hüp etmek için yemek düzenlemek olarak anlayanların tribün şov olarak başladıkları biçimsiz ve amaçsız hizmet hareketi nihayet duvara tosladı da, Kdz. Ereğli TSO ciddi konulara eğildi.

TSO yöneticileri dolaşıyor meslek odalarını ve sivil toplum kuruluşlarını.

Konuşuyorlar.

Anlatıyorlar.

Paylaşıyorlar.

Ve dinliyorlar.

Hareket ufaktan başladı ve şimdi kentin her noktasında konuşuluyor.

Eksik veya fazla belki de, gündeme Ereğli konuları yerleşiyor.

CHP?nin o toplumda gıcıklık yaratan kavgasından uzaklaşmak iyi gelmeye başladı.

Nefes alınıyor yavaş yavaş,

Kamuoyuna ?Vallahi de billahi de kendim için bir şey istemiyorum!? numarasıyla baca gazı salanlardan kurtulmanın oksijeni bu günler.

Bunu da TSO başardı.

Aferin!

 

TSO?nun toplantılarında yaşanan bir olay kulağıma geldi.

Benim duyumların esaslıdır hani.

Boş değildir.

İçinde çok şey vardır.

TSO?daki toplantılarda bazı katılımcılar, kampanyalı telefonları ile canlı yayın yapıyorlarmış.

Evet evet aynen öyle.

TSO?dan mama çıkmayacağını bilenler, mamanın hası ve haslarına canlı yayın kıyağı geçerek, arkadaşlarını jurnallemenin keyfini yaşıyorlar (mış).

Bu durum çoklarının dikkatini de çekmiş.

Uyarılanlar bile olmuş.

Hatta, ?bunu yapanın???!? diye ajan provaköterler tespit edilmiş.

Bunun ilk işareti 18 Haziran 2009 tarihinde TSO?nun düzenlediği toplantıda yakalanmış.

Telefon çıktı mertlik kalmadı.

Aç teli dinlet milleti.

 

TSO?dakileri ispiyonlayan bu hareketin dışında yeni bir yöntem de şuy (muş).

Efendim hani kalem kolye gibi aletlere yerleştirilen kameralar var ya Ereğli?de çok yaygınlaşmış.

?Ben şunun ta?!? diye başlayan sözlerle ortam yaratılıp kayıtlar çekiliyor ve ağalara-babalara dinletiliyormuş.

İşin garibi de, ortamda ?şuna karşı?, ?buna karşı? gibi yaftalarla ün yapmak isteyenler bu zokayı hedef belirlediklerine yutturuyormuş.

Vallahi yalan değil.

Olayı izlettirirken görenler var.

 

Siz siz olun, elinde kalem ve boynunda kolye olanlara karşı dikkatli olun.

Ortalık puşt dolu!

 

SAĞLIK DİLEĞİ

 

Meslektaşım Ali Suat Eser Ankara?ya tedaviye gitti.

Geçtiğimiz yıl da İstanbul?da kalp ameliyatı olan eski patronum Ali Suat Eser?in son rahatsızlığı ise karaciğer.

Gazeteci ağabeyim Birol Karadeniz?de uzun yıllardır sorunlu karaciğerini tedavi ettirebilmek için hastane hastane dolaşıyor.

Son karar, karaciğer değişecek.

Bu kez de değiştirecek ciğer bulunamıyor.

Yani, iki meslektaşım karaciğer rahatsızlığından dolayı sağlık sorunu yaşıyor.

 

A. Suat Eser İbni Sina?da karaciğer rahatsızlığına çare ararken gönlüm hep onunla birlikte olacak.

Umarım sağlığına kavuşur da döner.

Üç günlük dünyada güzellikleri koruyup dostluğu dostça yaşadığımız kaç kişi var ki!

Koşullar ve ilişkiler çok şeyi yaşamda alıp götürüyor zaten.