Geçtiğimiz hafta sonundaki iki ziyaretçim vardı. Hani “Dostluğu dostça paylaşma kültürüne sahip” diye yüreğimizin ayrı ve sıcak bir köşesinde saklı tuttuğumuz dostlarımdan ziyaretçilerim.
Karşılıklı saygı ve anlayış temelinde buluştuğumuz ziyaretçilerimin elindeki zarf dikkatimi çekti.
“Merhaba, nasılsın, eşin nasıl?” girişinden sonra zarfı uzattılar.
Zarfta ne olabilir?
Zarf/zarflar kişiye göre değişebilir.
Gayet de normal.
Açtım ve içinde altı satırlık bir yazı.
“Teşekkür ederiz” diyor.
Çaktırmadım içimdeki o hoş duyguları.
Teşekkür etmek ve almak sanırım ki çokça unuttuğumuz iki saygı ifadesi.
Bir sivil toplum kuruluşu adına yazılı olan teşekkür beni çok ama çok ısıttı.
Çorbada belki de bir dirhem katkımızın olmadığı bir harekette, kadirşinas karakter özelliklerine sahip olanlarca takdir edilen sevgi dolu teşekkür; şu soğuk, dayanışma duygularından uzaklaştığımız, bir olma birlikte olma ilkelerini terk ettiğimiz, hoşgörü sözcüğünü aklımıza bile getiremediğimiz, ötekileştirme rüzgarlarının daha da sertleştiği süreçte yeniden umut ışığını çaktı beynimde.
Sevindim.
Coştum.
Dedim ki, “Merhaba!”
Sürdürdüm “O merhaba çok samimi olsun. Duru olsun. Art niyeti olmasın. Saygı ve sevgiyle beslensin.”
Merhaba ne demek?
Merhaba, öz olarak “benden size zarar gelmez!” demek.
Merhaba arkadaşlar.
Merhaba dostlar.
Merhaba yoldaşlar.
Merhaba demokratlar.
Merhaba Atatürkçüler.
Merhaba Kuvayı Milliyeciler.
Merhaba Misak-ı Milliye’den yana olanlar.
Merhaba ötekileştirmeye karşı olanlar.
Merhaba Türk halkına koyun diye hakaret etmeyenler.
Merhaba emekçiler.
Merhaba ey gençlik.
Merhaba memurlar, esnaflar, emekliler.
Merhaba dünyanın yürekleri barış dolu insanları.
Merhaba alaycılığa karşı olanlar.
Merhaba çevre dostları.
Merhaba vefasızlık ve nankörlüğe karşı olanlar.
Merhaba yardımlaşma kültürüne sahip olanlar.
Merhaba yaptığı iyilikleri reklam etmeyenler.
Merhaba ağzı bozuk olmayanlar.
Merhaba Allah’ın her günü ve nimetleri arasında ayrım yapmayıp şükredenler.
Merhaba temiz dünya, merhaba.
Küçük bir teşekkür bile insanı böylesine mutlu ediyor ise. Biz hepimiz şu sözcüğü yeniden hatırlasak ve uygulamaya kalksak ne olur?
Tabi ki, hayat bayram olur.