1700 sayfanın üzerinde bir başyapıt olan Muzaffer Oruçoğlu’nun 4. Ciltlik “Grizu”nun son cildinin adı “Höreleniş”. İkinci mükellefiyet döneminde yaşananların da kaleme alan Oruçoğlu, “İnsan, kişiliğini bazen, kendisine cezalarla güçlendirir” diyor.
Bu bölümde de, bölgemizin bağrından çıkan ve günümüze Oruçoğlu tarafından da taşınan önemli sözleri sizlere aktaracağım.
-Yer altında gözünü yitiren katır, yolunu daha kolay bulur ve insanı daha iyi anlar
-Her insan, ellerinden önce ölür
-Ah biricik bir gelin/ Yavaş yavaş gel beri/ Gerdandan akan teri/ Köy kadehe ver beri
-Ocağı sönsün bu mükellefliği icat edenin
-Höcere gözgöze
-Keşke kadınlar koyun, erkekler de koç olsaydı, bu dünyada hiç insan olmasaydı
-Lacivert ihsandır, kırmızı irfan, siyah da meftunluktur, aşktır. Hakiki madenkeş, siyaha meftundur, zırt pırt çıkmaz yukarı
-Babasının ayakkabılarını kapı eşiğine çivileyen Hayri
-Senin kına gecende izin ver de başında ekmeği ben keseyim
-Eşyalar da dahil hiçbir varlık doğruyu söylemiyor
-Eşek dokuz türlü yüzme bilir, ırmak kenarına gelince unutur
-İki kulak bir dil içindir. İki işitip bir söylemek lazım
-Ölüm, insandan insanı alır. Yalanı alır, tamahkarlığı alır, makam rütbeyi alır. İnsanı bir çiçekle, bir tozla müsavileştirir. İnsan bu yüzden ölümü sevmez
-Mübarek bir kadının bir hecesine bir ömür secde ederim
-Herkes boyun eğiyor, boyun eğmeden sevemiyor
-Acuze
-Karanlıkta yanan bütün kandilleri severim
-Azrailin danasını kurt yemez
-İnsanı kavrayamayan devletler yıkıldılar
-Linge lönge
-Her kadın yılda birkaç kere, belki de beş on kere, istemese de kocasının ölmesini içinden geçirir ama kocası ölmez
-Sen bu kadar oynamasaydın, ben bu kadar yaşayamazdım
-Yaratıcılığın mayasında yalnızlık var
-Vadi tenha olunca tilki vali olur
-Mezar çiçeklerinden başka bütün çiçekler yalandır
-Hasta değilsin, sakat değilsin; mükellefiyettesin, çalışmaya mükellefsin
-Her kadın kendi içindeki azgın ateşe doğru koşar
-Sepetin içinde, siyah bir kedi yavrusu uyuyordu. Sevmediği adamlara küfretmek istediği zaman yanlarına yaklaşıyor, kediye küfrediyormuşçasına, yüzünü sepetin içine çevirip doya doya küfrediyordu
-Gönlünü eğer bir emele vermişsen emelini zelil etme. Sen sen ol, tahkimatçıysan karının tahkimatını ihmal etme, kazmacıysan kazmana döktüğün terin en az yarısını da karına dök, lağımcıysan burgula, tırkacıysan tırkala
-Sevap servetsizdir
-Göte küstü denen ve yelek gibi bele kadar inen, ipten dokunmuş, kara bir dervişan aba
-Tebhale
-Şem ucunda şule neyse bu yer altı körhanesinde de sen osun
-Ateşnefes
-Domalan mantarı
-Madenkeşin tırnağı atılmaz. O tırnağı göyündürüp sirkeyle karıştırdım mı kellere ilaç olur
-Bal arası ve ipek böceği gibi hayvanlar, işlerini severek para almadan yapıyorlardı. Öküz, at, katır ve eşek gibi yaratırlar da zorla çalıştırıldıkları halde paraya ihtiyaç duymuyorlardı. Bunun içindir ki balda, ipekte, ekilen toprakta, taşınan kömürde sevgi ateşi vardı. Melekler ve peygamberler de sevgi yolunda çalışırken yevmiye almıyorlardı. Parayla çalışmak doğru muydu?
-Para melanettir, melanetten de melal gelir
-Akıl terazisinin iki kefesi var; biri düşündüğünü tartar, diğeri de tarttığını düşünür
-Hoşgör aşevi
-Devri kırbası
-Çaycuma frengi savaş dispanseri
-Biz aşk hastasıyız. Bir aşk dispanseri olsa da gitsek derdimizi anlatsak
-Tahkimat bölüğünden üç asker, oğullarını görmeye gelen iki kadını yan yana çömeltmiş, başlarında bit arıyorlardı
-Bu bağın adı orospu bağıdır. Namuslu kadınlar bağlar. Orospuların kuşağının altında bu bağ olmaz
-Bağlanan köpek çavuş kesilir
-Zevkin şarabını şevkle içtin mi kadın döl tutar
-Hamam anası
-Kıçına kızılcık çubuğu soktular adı Kızılcık Kazım’a çıktı
-Cesaretin canı ilk vuruştadır
-İhsan Soyak Zonguldak’ın reisicumhuru demektir
-Para, insan elinin imecesini kaybetti
-Göçüğü, grizuyu veya su patlamasını fareler gibi önceden sezen katırlar
-Yılan sokmasına karşı pırpı taşı
-Dürüstlük çıplaklıktır
-Size neden kıvırcık dendiğinin üzerinde biraz düşünün. Her insanın içinde bir kıvırcık var. O kıvırcık, insanın bütün davranışlarına, ruhuna hakim olursa o insan kıvırcık olur. Ama ben sizin kıvırcık olduğunuza inanmıyorum. Kıvırcık olsaydınız kurduğumuz sendikaya kaydolmaktan korkardınız
-Göğelek
-Bir kolu bir bacağı olmayan ve yüzü derinlemesine yanan bir madencinin çalıştırıldığına ilk kez tanık oluyordu
-Belçika’nın Mons şehrindeki Ecole des Mines’i örnek alarak yapılan Maden Mektebi
-Mükellefiyet kalktı, jandarma baskısı hafifledi
-Zıldırın zağarı
-Grev yasaktır ama istihsali düşürmek yasak değil deyince, Alpdündar’ın işine son verdiler
-Sendikanın başında Osman İpekçi’yle adamları var. Alpdündar’ı boşuna devirmediler.
-Bizi kıvırcık sürüsü mü bellediniz
-İpekçi, öfkeli kalabalığı hayal edince ürperdi
-Kimseyi incitmeyin grevdeyiz
*Sayın Muzaffer Oruçoğlu’nun verdiği izin ile 4 ciltlik Grizu isimli seriden bölümler halinde bazı söz ve cümleleri alıntı yaparak sizlere aktardım. Şunu söylemek istiyorum, bu eseri mutlaka alın ve kütüphanenizin başköşesine koyun. İnanıyorum ki, ilk cildi okumaya başlayıp 60-70 sayfaya ulaştığınızda kitabın tamamını bitirdiğinize sizler de şaşıracaksınız. Sanırım, son cildin son sayfalarına geldiğinizde “Bitmesin” de diyeceksiniz.