-Kurtuluş Savaşı’nda deniz çatışması yaşandı mı?
Evet.
-Peki nerede?
Karadeniz Ereğli’de.
-Ereğli’de nerede ve nasıl oldu?
İstanbul’dan Anadolu’ya silah taşıyan Alemdar kuru yük gemisine Fransızlar tarafından el konulmasından sonra kurtarma harekatı yapıldı.
-Bu çatışmada şehit var mı?
Bir Şehidimi z var.
-Kimdir?
Recep Kahya.
-Gemi ne oldu?
O gemi gitti. Ancak Kdz. Ereğli’de Alemdar isminde bir dernek kuruldu ve bu derneğin öncülüğünde, Belediye, bölge komutanlığı, Erdemir ve tersaneciler bir araya gelerek geminin tıpa tıp aynısını yaptılar.
-Peki gemi nerede?
Gemi, 18 Haziran Kurtuluş Parkı’nda müze olarak hizmet veriyor.
-Ereğli’ye gelen turistlere açık mı?
Evet açık ve milyonu aşkın ziyaretçi gezdi Gazi Alemdar Gemisi.
-O kadar mı?
Hayır değil. Bu gemiye “İstiklal Madalyası” verilmesi için ilçe halkı 50 binin üzerindeki imza ile belediyeye başvurdu. Belediye de bu başvuruyu mecliste görüştükten sonra “oybirliği” ile kabul etti.
-Sonra?
Sonrası unutuldu gitti. Ancak geçtiğimiz yıl yeniden hatırlatılınca, konu gündeme geldi. En çok da Milletvekili Faruk Çaturoğlu ilgilendi. Çaturoğlu “Ben bu işi bitireceğim ve Alemdar Gemisi’ne İstiklal Madalyası takılacak” dedi. Belediyemiz de hemen harekete geçerek, alınan meclis kararını dosyalarla Ankara’ya götürdü. Meclis toplantısında konu yeniden gündeme gelince Belediye Başkanı da “toplanıp gideriz Ankara’ya ve Alemdar Gemisi’ne İstiklal Madalyası isteğimizi iletiriz” dedi.
-Güzel. Sonra?
Hah işte o yok. Sanırım Ereğli’de projelerin içine boğuldular ki, bir daha ne ses var ne de seda.
-Nasıl siyasetçi bunlar?
Tazeler aralarında kaşar yok!
-Ereğli kamuoyu sıkıştırsın. Böyle bir fırsat bir daha ele geçer mi? Gazi Alemdar’a elbette İstiklal Madalyası verilmeli. Bu madalyanın takdimine devletin üst düzey erkanı da katılmalı.
Öyle de, saman alevi gibi herşey.
-Bastırın bastırın, yaşadığınız kent adına baskı kurun ve projelerin girdabında boğulanların hem uyanmasını da sağlarsınız.
Hiç de değil. Her geçen gün tüm umutlar tükeniyor.
-Sessiz çığlık haykırmalı. O sessiz çığlık kentine sahip çıkmalı. Görevini ihmal eden, katılımcılık ve saydamlıktan uzaklaşanları kendine getirmeli.
Anlayan yok üstat. Anlayan yok! Bu tür ciddi işler külfet. Kimsenin umurunda da değil. Hatta kent adına yapılan önerileri okuyup değerlendirecek kimse ortalarda görülmüyor.
-Vah vah! Siz ölmüşsünüz de haberiniz mi yok?
Öyle galiba. Koskoca Alemdar’a bir İstiklal Madalyası’nı takmayı beceremiyoruz işte. Hem; un, su, şeker de kıvamına gelip de helvayı yapacak usta beklerken…