“Toplantı adabı”, “davet adabı” ile başlayan bir dizi “adap” vardır.

Adap “terbiye” demektir.

Adab-ı Muaşeret kuralları diye yerleşmiştir dilimize.

Sık sık da hatırlatma gereği duyarız.

Belli bir adap çerçevesindeki usul de vardır.

Örneğin basın toplantıların adabı da yerleşiktir.

Basın toplantısını düzenleyenler saatini bildirir ve o saati de “terbiyeli ise” dakika sektirmeden bildirdiği zamanda başlatır ve  kamuoyuna aktarmak  istediklerini ifade eder.

Sonrasında da, basın mensupları yanlı ve yandaşlık çizgisine düşmeden sorusunu direkt olarak yöneltir ve aldığı yanıtı ister beğensin ister ise beğenmesin not eder. Yani gazetecinin yapılan açıklamayı beğenip beğenmeme ve aldığı yanıta karşı da tartışma gibi bir zemin yaratma gibi lüksü de yoktur.

 

Basın toplantısının adabı:

-Toplantıyı saatinde başlatmak

-Zamanı çok iyi kullanıp toplantıyı belli bir saat diliminde tutup; (en çok yarım saat) günlük veya saatlik haber iletmek görevi olan, ajans muhabirleri ve günlük yayım yapan gazetecilerin işini kolaylaştırmak.

-Soru-yanıt bölümünü de aynı düzen içinde tutmak.

-Basın toplantısının düzenlendiği alana, toplantı ile ilgili olanlar ile basın mensuplarının dışında  kimseyi almamak.

-Gazetecilerin rahat not alabildiği ve fotoğraf çekebildiği fiziki koşulları yaratmak.

 

Her kim ki, saatini bildirdiği toplantıyı zamanında başlatmıyor ise saygısızlık yapıyor.

Her kim ki, basın toplantısını zaman hovardalığı yapıp zamanla yarışan gazetecilerin işini kolaylaştırmıyor ise saygısızlık yapıyor.

Her kim ki, soru-yanıt bölümlerinde çanak soru ortamı yaratmaya çabalıyorsa saygısızlık yapıyor.

Her kim ki, toplantının düzenlendiği alana gazetecilerin özgürce soru sorabildiği ortamı bozacak yandaşlarını dolduruyor ise saygısızlık yapıyor.

Her kim ki, davet ettiği gazetecinin rahatlıkla not alıp fotoğraf çekebildiği ortamı sağlamıyorsa saygısızlığın dik alasını yapıyor.

Sonuçta, basın toplantısının adabına saldırmış oluyor.

 

Bu vurgulamaları yapmamdaki gayem, Karaelmas Gazeteciler Derneği’nin bu konuda yaptığı açıklamanın ne kadar doğru olduğunu vurgulamaktır.

Özellikle siyasilerin düzenlediği ortamlarda gazeteciler konu mankeni gibi görülmekte ve yandaşlarıyla doldurulmuş salonda, psikolojik baskı uygulanarak özgürce soru sorabilme ortamı bozulmaktadır.

Ve bu kötü örnek öylesine yaygınlaşmıştır ki, siyah beyaz ayrımı kadar hafifliğe doğru sürüklenmektedir.

Dilerim ki, KGD bu çıkışını eylemle sürdürür.

 

Dedik ya “adap” diye.

Adap işte bu!

Karşılıklı saygı.

Karşılıklı görev ve sorumlulukların bilincinde olmak.

Ve bir bilginin kamuoyuna aktarılması sürecindeki “zaman” dediğimiz en değerli gerçeğimizi çok ama çok iyi kullanmak.

Günlük haber peşinde koşan gazeteciler ile ajans muhabirlerinin o zamanla nasıl yarıştığını kimse anlayamaz.

Yemek yemeyi unutan ve karnı guruldadığında “a ben yemek de yemedim” diyecek kadar meslek aşkıyla dolu meslektaşlarım işte o zamanı tutmak ve yerinde saydırmak istiyorlar bir yudum soluk alabilmek için.

Toplantı düzenlemenin adabı  vardır.

Bu adabı da düzenleyenler mutlaka öğrenmelidirler.

Sakın ola ki, biz bunu sizin meslektaşlarınızdan öğrendik gibi bir bahaneye sarılmasınlar.

Kötü örnek istisnadır.

Her meslek grubunda da vardır.

 

Sonuçta; Karaelmas Gazeteciler Derneği bu yazılı açıklamayı Zonguldak ve ilçelerindeki tüm basın toplantısı düzenleyen kurum ve kuruluşlara fakslamalı, e posta göndermeli ve “adap” denen ilkeyi hatırlatmalıdır.

Ve somut kararlar ile de bu açıklamayı desteklemelidir.

 

Çünkü bu işin cılkı iyice çıkmıştır.

Bindirilmiş kıtalar ile toplantı yapanlar sınır tanımamakta, adabı çiğnedikçe de zıvanadan çıkmaktadırlar.