Bartın’ın Valisi Seyfettin Azizoğlu Erzurum’a atanmış.
İyi güzel.
Bu ülkenin topraklarının hepsi bizim.
Vali de tutmuş yeni görev yerine gitmiş.
Buraya kadar herşey normal !
Normal olmayan ise karşılama.
Yaygın gazetelerden birinde öyle bir fotoğraf var ki, valilik binasında karşılaya dizilenler kıvrım kıvrım kıvrılmış.
Yani…
Valinin gözüne girmek için tüm protokol sıralanmış.
Sonra?
Basına da haber verilmiş ki, valinin gelişi medyada yer alsın.
Herşey tamam.
Hazır!
Vali başlamış sıralananlarla tokalaşmaya.
Bu şu, o şu, öteki şu.
Şu… şu… şu…
Şuların sonu gelmez!
Yağcı mı  çok,  bu karşılamayı düzenleyenler işini biliyor?
Benim aklım şunu almıyor; böyle bir sıralamada tanıştırılan kişileri hangi beyin aklında tutar ve hatırlayabilir?
Sonra…
Vali gelmeden saatler önce yapılan hazırlıklar iş kaybı değil mi?
O muhteremler sıra sıra inciler gibi dizileceklerine zamanlarını ve enerjilerini görev ve sorumluluklarına ayırsalar olmaz mı?
Hemen akla ilk gelen elbette ki “Burası Türkiye” oluyor.
Ya tamam da, şu “Burası Türkiye” sözü başka ve örnek olacak konularda akla gelen ilk cümle olsa//olabilse.
Olamaz mı?
**
Bir konu da şu iftar şovları.
Garibanları doyurma ve bir elin verdiğini diğerinin bilmemesi gereken bir erdemli davranış sulandıkça sulandı.
Şimdi eğriye eğri doğruya doğru diyelim mi?
Güç zehirlenmesi yaşamadan önceki bir belediye döneminden söz edeceğim.
Fakir fukaranın afişe olmaması için kurulan aşevlerinde sefertasları hazırlanır ve gönderilirdi ev ev. O uygulama insaniydi. Doğruydu ve alkışlanırdı.
O yıllarda yapılan hizmet gibi güzel bir örnek yok şimdi.
Şimdi şov var.
Şimdi kamu kaynakları veya meslek odalarının üyelerinden toplanan aidatlarla gösterişleri var.
Hiç de şık değil.
Bir de kötü örneği yaygınlaştıran ayıplar zinciri kuruldu ki sınır tanımaz.
Yardım gizli yapılır.
Yardım yapanın kendi cebinden gerçekleştirilir.
Yardım kamera ve fotoğraflarla reklam yapılmadan yakışan şekilde sunulur.
Yardımlaşmanın adabını bile bozan ve “yuh olsun” dedirten sofralarda, garibanlar doyurulmaz!
Çünkü gariban o sofralara dolmuş parası verip  gelemez bile…
Öyle değil mi şovcular?