Aslında hepimiz birer köy aşığıyız?
Her ne kadar şehrin bize sunduğu imkanları seviyor isek de hep sakin bir yaşamın özlemi içerisinde değil miyiz?!!!
Egzoz dumanları, ardı ardına dizilmiş bir türlü ilerlemeyen bir trafik, olur olmaz her şeyde yükselen korna sesleri?
Her sabah işe giderken her akşam eve dönerken işimize ? evimize ulaşamamanın verdiği sıkıntı ve ?of bu trafik hiç düzelmeyecek mi? ? yakınmaları? Peki, hiç düşündük mü her arabada tek kişi yolculuk yaparken trafikte ne büyük bir yer kapladığımızı. Servise, otobüse, dolmuşa binmeyecek ve yürüyebileceğimiz mesafelerde arabamızı kullanacak kadar tembel olduğumuzu?!
Trafiği bu hale getirenler daha çok biz kullanıcılar değil miyiz? Arabayı ihtiyaç olarak görürken lükse kaçtığımızı. Hanelerde neredeyse her kişi başına bir araba düşüyor.
Bizim ne altyapımız ne yollarımız nede yeni gelişmekte olan kent projelerimiz bu kalabalığı desteklemiyor.
Ülkemiz daha çok tarihi doku üzerinde geliştiği için bu sorunlara uzun vadeli değil geçici çözümler getiriyoruz. Geleceği görüyoruz fakat göz ardı ediyoruz.
Ülkesel kalkınma planlarıyla bölge planlarının oluşturması ve ileriyi görerek hareket edilmesi gerekiyor. Avrupa?nın 100 yıl önce öngörüp inşa ettiği metroyu biz ülkemizde çok kısa zamandır kullanıyoruz.
1950?li yıllarda özellikle ülkesel kalkınma ekonomik ve fizyolojik planların bölgesel bazda hazırlanmaması, ileriye dönük hesapların göz ardı edilmesi, kısa vadeli siyasi çıkarlar, kentsel rantın her şeyin üstünde tutulması bugünkü çarpık kentleşme-yapılaşma ve yoğun trafiğin sebebidir.
Şimdi hepimiz şehirden kaçmak istiyoruz. Köy havası solumak ve sakin yaşamak istiyoruz.
Şehrin yoran işleyişi, kirli havası, yaşanması zor ekonomik şartları, işte bugün geldiğimiz insani sonuçlara sebep oluyor.
Lütfen yaşadığımız şehre, ahlaki değerlerimize her şeyden önce içimizdeki ? ben ? e sahip çıkalım?
Sağlıklı bir şehir yaşamı için elimizden geleni yapalım?
Öncelikle yoran trafikte şu korna seslerine bir son verelim daha sonrada yürümeye alışalım, şehir merkezine araçlarımızla inmemeye özen gösterelim.
Tabi ki biz bunları yaparken yerel yöneticilerin ivedilikle bu sorunlara geçici değil köklü çözümler getirmesi gerekiyor.
Sevgiyle kalın?