Ben, sen o!
Biz…
Yani arkası olmayanlar.
Dayı mı de derler o duruma.
Hah ondan!
Dayısı olmayanlar, dosyamızda 28 tane trafik ihlali olsa,
Sonracığıma iki kadeh alkol alsak,
Ve trafik polisine de çarpıp öldürsek.
Ne olur?
Ne anamız ne babamız mı kalır dediniz?
Haklısın vallahi de, billahi de.
Bırakın ana babayı, sülalemiz sürünür.
Pardon süründürülür.
Ama var ise dayımız,
Dayar geçer dayı.
Dayı halleder herşeyi.
İster ise yasalar karşısında 12 yıl hapis almamız da gerekse, yemezler.
Elemterefiş!
Şöyle 7-8 ay beyler gibi yatarsın.
Ardından mahkemeye çıkıp “sen çok yattın hadi git” kararıyla trafiğe çıkarsın.
Ne için mi?
Yeni cinayetler işlemek için.
Öldürmek mi, telaşe yok.
Öldürülür.
İster ise ölen polis olsa bile girer çıkarsın.
Bunun adı girip girip ve çıkıvermek.
Gir çık.
Çık gir.
28 olan trafik ihlal sayın 280 olsa da fark etmez.
Vur geç.
Bunun adı girip çıkma operasyonu.
Biliyorsunuz olayı; şu bilmem ne yönetmeninin oğlunun rüzgar gibi polisi öldürüp kaçtığını.
Sonrasında yakalanınca krallar gibi ağırlandığını.
Ardından mahkemeden oy çokluğu ile tahliye edildiğini.
Ardından da sızlayan kamu vicdanının gözyaşını bile dökecek alan bulamadığını.
Böyle duruma bizim ülkede ne denir?
Burası Türkiye.
Sahi bu nasıl bir ülke?
Dayısı olan hep dayamaya devam mı edecek?
Dönmeyecek bu devran tersine?
Eşitlik denen kavramın içi hep boş mu kalacak?
Bir ülkede hiç mi iyi örnek olmaz yarabbi.