Korkusuz, kendine güvenen, karizmatik, acımasız, koku alma özürlü oluşmuş psikopatlar.
Psikopat!
Hani şu aramızda çeşitli kılıklarda dolanan, akıl sağlığını yitirmiş serseri mayınlar.
Suç işlemeye meyilli.
Şiddete yatkın.
Ağzı ve şekli bozuk.
Garibanın kanını emen.
Emir kulu.
Tetikçi cinsler.
Psikopatlar da çeşit çeşit.
Her kılıkta var.
Az psikopat da var.
Ayarı tutmayan da.
Cumhuriyetin Bilim ve Teknik ekinde okuduğum bir yazı bu konuyu düşündürmeye itti beni.
Gazetenin araştırma haberinin başlığı Patron ve politikacılarda psikopatlık eğilimi (hepimizden daha çok) ifadesiyle yer almıştı. Parantez içindeki hepimizden daha çok ifadesini de ben eklemedim. Başlıkta aynen yer alıyordu.
Konuyu başlığın en sonundaki vurguya yanıt vererek irdelediğimde, kendimde psikopatlık eğilimi olup olmadığını düşündüm.
Kendi kendime yok ben psikopat değilim" dedim.
Demesine dedim de, okey oynarken yandan oyunu seyreden bir arkadaşımın amma psikopatsın sen sözleri kulağıma çalındı.
Alt tarafı oyun dediğimiz okey de bile saldırgan bir tavır içinde olduğum olasılığını kendimde görmüyorum ama, olayı dışarıdan izleyen böyle bir tespit yaptı.
Demek ki, farkında olmadan da haberin başlığındaki gibi hepimizde bir parça o psikopatlık denen hastalık eğilimi var.
Kabul ettim.
Başka seçeneğim yok.
Peki ya patron ve siyasetçiler.
Doğuştan psikopat olanların ki genetiktir anlarız değil mi?
Ya çok kibar görünüp de içindeki hastalığı kamufle etmeyi başaranların gerçek yüzü?
Hele ki by-pass ameliyatı geçirenlerin kontrolden çıkışı.
Pusulayı şaşırmış mayın gibi saldırganlaştıklarını göremezler ki.
İsterseniz dev gibi bir ayna ile donatılmış bir odaya atsanız da, o aynada görmek istediğini görür.
İnsanı insan yapan değerlerden çok uzaklardaki ayıplı bir dünyanın neferi olduğunu göremez. Bu körlük; o'nun öncelikle kendisine yanlış yaptığını görememesine yol açar/açıyordur.
Araştırma haberde psikopatlık eğilimleriyle ilgili tespitler ise şöyle sıralanmış:
-Kendine hayran olmak (narsisistik eğilimler)
-İkna yeteneği
-Yüzeysel karizma
-Acımasızlık, duygusal sığlık
-Pişmanlık duymamak, vicdan yoksunluğu
-Empati kuramama
-İnsanları yönlendirme arzusu
Bir madde de ben ekleyeyim:
-Utanma duygusunu yitirmek.
Bilimsel araştırma sonuçlarındaki tespitlerin karşısına hangi patronu, yöneticiyi ve siyasetçiyi oturtursanız oturtun, hayır ben böyle değilim der.
İstisnalar kuralları bozmaz ama gerçek de gerçektir.
Güç ben de denildiği anda insanların içindeki psikopatlık duygusu bastırıldığı tutsaklıktan kurtuluyor ve özgürlüğünü yaşıyor.
Bunun sonucunda da; karşısındakini ezme, baskı, tehdit, kullanma, alaycılık, yok etme, yaşam hakkı tanımama, acımasızlık, şiddet öne çıkıyor.
Konu psikopatlık olunca olaya nasıl bakmamız gerektiğindeki tespitler ise şöyle sıralanıyor.
-Ayıplı insan.
-Tedavi altına alınması gereken canlı.
-Kontrollü serbestlik.
-Dut zamanında korunma.
Hepimiz psikopatız tamam.
Ama beterin beteri var ki, patronlar ile siyasetçiler bizden daha çok psikopat.
Aralarındaki iyiler mutlaka vardır.
Ama kaç tane?
Psikopatların hasta olduğunu biliyoruz hepimiz. Umarız bir gün devletimizin sosyal ayağı daha çok hizmet verir noktaya gelir de, psikopat tedavi merkezleri yaygınlaşır.
Psikopatlıkla mücadelenin yaygınlaşması dileğiyle