Türkiye'de yaşanan sürecin korku imparatorluğunun egemenliği olarak yorumlanmasına katılanların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu korku yaratma operasyonunun, baskı ve sindirmeye dayalı olduğu ve Cumhuriyetin temel ilkelerini yıkıp yok etmek amaçlı olduğu sürekli tartışılıyor.
Bu uğurda cezaevleri dokunulmaz denilenler tarafından yıllardır dolduruldu.
İşte onlardan biri de Fenerbahçe Spor Kulübünün Başkanı Aziz Yıldırım.
1 yıl boyunca kaçma şüphesi ve delilleri karartma kuşkusu ile tutuklu olarak yargılanan Aziz Yıldırım 365 gün sonra tahliye edildi.
Yıldırım şimdi özgür.
Sadece yandaş çizgisindeki Fenerbahçelileri de fanatikleştiren ve safların sıklaşmasına neden olan bu dönem elbette tarihteki yerini alacaktır.
FB taraftarları omuz omuza verdi.
Kulüplerine, başkanlarına, yöneticilerine, teknik direktörüne, futbolcularına sahip çıktı.
Sadece bu değil.
Fenerbahçe'nin mağazaları satış patlaması yaptı.
Kendi rekorlarını kıra kıra cirolarını yükselten Feneriumlar büyüdükçe büyüdü.
Yağmurlarda, karlarda birlikte oldu bu taraftar.
Gece üşüdü.
Gündüz yandı sıcak altında.
Polis copu yedi.
Gaz ile durdurulmak istendi.
Ama yine de inandığı yolda yürüdü Fenerbahçeliler.
Gerçekten çok büyük bir tarih daha yazdı/yazdılar.
İşte başkanları özgür şimdi.
Daha güçlüler.
Daha yürekliler.
Daha kararlılar.
Tanıdığım birçok AKP'li ve CHP'li ile diğerleri 'Aziz Yıldırım çıksın bir parti kursun ben oyumu Fenerbahçe Partisine vereceğim' demeye başladı.
Ne kadar dikkat çekici.
Ne kadar vurucu.
Bu ifadeler yaşanan süreçteki haksızlıklara isyanlar.
Tepkidir.
Başkaldırıdır.
Düşünebiliyor musunuz siyasi arenanın Fenerbahçe Partisi ile yeniden yapılanmasını.
Tahmin edin bakalım şimdi siyasi partilerin güç oranını.
Bazılarınız GS Başkanı Ünal Aysan'ın 25 milyon GS'linin AKP'ye oy verdiğini ilan ettiğini hatırlatabilir.
Olabilir.
Öyledir belki.
Bu GS'li taraftarların sorunudur.
Kabul edip etmeme hakları var.
Ama Fenerbahçe Partisi'nin adı daha yeni telaffuz edilmeye başlandı.
Konuşuluyor.
Konuşan da FB'li taraftarlar.
AKP'lisi AKP'ye; CHP'lisi CHP'ye oy vermeyip Fenerbahçe Partisi'ne oy vereceğini açıklıyor ise, bu noktada bir nefeslenmek gerek.
Demek ki Türkiye'de halkın çoğu bu operasyonların yanlı ve baskı amaçlı olduğuna daha çok inanmaya başladı.
Bu çok ilginç.
Cezaevlerindeki paşalar, bilim adamları, gazeteciler, akademisyenler, işçiler, öğrencilerin sesi daha çok yükselecek şimdi.
Kim bilir belki de şaka-maka gibi bakılan Fenerbahçe Partisi ile özgürlükler gelecek Türkiye'ye.
Olur mu olur!