Yılbaşından sonraydı. Bir televizyon kanalında sunucu bir çocuğa sordu:

“2017 yılı nasıl geçti?”

Çocuk ilginç ve şaşkınlık yaratan bir yanıt verdi:

“Benim suçum yok!”

Üç sözcüklü dağ gibi bir cümle.

 

Ne kadar çok şey söyledi “Benim suçum yok” derken.

Ayrımsız hepimize söyledi.

Irk, din, dil de ayırmadan.

O’nun suçu yok!

Kimin var?

**

Ereğli’de turizm tartışılıyor.

İyi güzel.

Hoş.

Ne güzel tartışma ortamı yaratmak ve o beyin fırtınasının içinde olabilmek.

Çorbada tuzum olsun anlamında soruyla katılayım ben de:

Ereğli dedikleri ne ola ki?

Nedir Ereğli?

Tarih mi?

Tamam devamını getirmeyip tarihe nokta mı koyalım?

Tarih eski belediye binasının altında yatmıyor mu?

Orada bilinen Roma döneminden kalma bir hamam.

Başka?

Başkası bilinmiyor.

Ya orada başka başka tarihi eserler var ise?

Evet “Ya var ise!”

Ereğli’ye sahip çıkmak, turizme destek vermek işte buradan başlar.

Önce bu kazıyı başlatırken, üzerine de iş hanı gibi bir garabeti dikmeyeceksin.

Dahası da var.

Büyük düşünmek çap işidir.

Vizyon zenginliğidir.

Ufuktur.

Eski Belediye binasının çevresindeki binaları gerçek  ederini bakanlık ödesin ve büyük bir proje başlatsın.

Olur mu?

Neler olmaz da!

İstemek başarmanın yarısıdır.

Gün, günü kurtarmak değil geleceğe adım atmaktır.

Bugünden yarını görebilmektir.

Yoksa.

Asma’da Osman!