Faşizme karşı halkın tepkisini refüle etmenin üç yolu üç F !
Ne midir bu üç F?
"Fado, Fiesta, Futbol..."
Fado; müzik !
Fiesta; Şenlik !
Üçüncüsü de; futbol !
Faşist diktatörleri koltuğunda rahat ettiren bu üç F; halkı uyutarak gününü gün etmeyi becerenlerin en önemli silahıdır.
Bu silah tutukluk yapmadan ateş eder
Bir F !
İki F !
Üç F !
Öldürmez ama süründürür.
**
Bu üç F’nin anlamını bile bile Beşiktaş’ın İtalya’da Napoli’yi 3-2 yenmesinin mutluluğunu yaşamamak mümkün mü?
O kadar çok acı içindeyiz ki.
Nefes almakta bile zorluk çektiğimiz şu süreç her geçen gün daha da ağırlaşırken Beşiktaş’ın elde ettiği başarı mutlu etti bizi.
Ki, ben Fenerbahçeliyim.
Ama…
Konu Avrupa ise Beşiktaş’tan daha çok Beşiktaşlı, Galatasaray’dan daha çok Galatasaraylı, Trabzon’dan daha çok Trabzonlu, Konyalı’dan daha çok Konyalıyım.
Bilincim, ulusalcılık temelli olunca Türkiye’de tatlı rekabete evet, Avrupa’da ise biz olmalı görüşünde olanlardanım.
Sağol Beşiktaş.
Binlerce kez teşekkürler.
Peki bizim halimiz en olacak?
Biz mi? Fenerbahçe’nin hali.
Ha pardon, Fenerbahçe’nin adını kullanmayalım.
Azizbahçe diyelim de, geçelim.
Fenerbahçe Cumhuriyeti krallıkla yönetiliyor çünkü.
Eşsiz Önder Fenerbahçeli tamam da, Atatürk Padişahlığı yıkıp Cumhuriyet ilan etti.
Krallığa ve padişahlığa karşı olan bir anlayış koskoca Kulübü Aziz Yıldırım’a kaptırarak, teslim oldu.
O da “En büyük Fenerbahçeli benim” diyerek oturduğu koltuktan kalkmıyor.
Ki yirmi yıl oldu.
Bu nasıl bir sistem?
Partilerde öyle, derneklerde öyle, futbol kulüplerinde öyle.
Kooperatiflerde öyle.
Orada burada her yerde öyle.
Bunun bir üst sınırı yok mu?
**
Üç F yaşamın renkleri anlamında çok hoş ve iyi.
Kötü olan ne?
Tadı !
Tadını kaçırmamak gerek.
Kaçtığında, yapılan onca iş ve başarılar da tersine dönebiliyor.
Bunun çaresi şu:
Git demeden gitmeyi bilmek.
Aziz’in artık bahçesine gidip, çoluk çocuğuyla zaman geçirmeyi anlaması ve Fenerbahçe’yi de özgür bırakması gerekiyor.
Ama…
O da gitmiyor ki !..
