Zam zam zam!

Zammı gördük.

Zammı öyle bir göndük ki, gelin siz de gerisini anlayın.

İsyan!

İsyanı edenlerin arasında kimler yok ki.

Herkes var.

İktidarı da muhalefeti de, yancısı da, yanlısı  da.

Söyleniyorlar.

Kimi yerde bu söylenceler sertleşiyor.

Sanki koy verdim gittiye doğru koşuyor.

Öyle ya; yiyelim içelim de hesabımızı da bilelim.

Hesap!

Bir börek adı!

Peynirli mi, patatesli mi, kıymalı mı, pastırmalı mi, salamlı mı?

Ye işte.

Hazmedebilirsen.

**

Gerçekten de felek bile şaştı bu işe!

Ne diyor biliyor musunuz, şu ayarsızlığa nasıl son vereceksiniz.

Son!

O da ne?

İktidara git desen, muhalefet yok.

Diyorlar ki, muhalefet dizayn edilmiş görevliymiş.

Yani; biri yazar diğeri de söyler.

İyi de, peki biz ne olacağız?

Ben, sen o!

Ya da, biz, siz. Onlar!

Trene binip nereye gidelim.

Ülkemizi seviyoruz.

Hatta kara sevda ile tutulmuş aşıklarız.

Böylesine güzel bir memlekette hayat bize niye zehir!

Ya da niye zehir edildikçe çıkmak için çırpınıyor da, bir can simidi bile bulamıyoruz?

Yok mu bu halkın gerçek anlamda “halkçı “ olan bir dostu.

Yürekten.

İçten.

Ve de demokratik.

Demokratik dediğim de, adayların halk tarafından belirlendiği.

Eski milletvekili diye maaş hortumlarını kesecek,

Yenilerine göbekten hortumlar bağlamayacak.

Liyakatı bozacak her türlü densizliği ortadan kaldıracak.

Kamu kurum ve kuruluşların siyasetçilerin arpalığı olmasının önüne geçecek.

Yok mu?

Yok ki, zam zam zam.

Ona da zam bunu da zam.

Yeter artık yeter!

Biz o böreği yemek istemiyoruz.

Biz mis gibi bir eşitlik, halkın boğazına sarılmış ellerin çekilmesini ve de gerçek demokdasi istiyoruz.

Biz, insanız ya!

İNSANIZ!!!