Kadın Fettullahçı.
Ya koca?
Hayır!
Tarikatları dışlayan ve sadece Allah’a ve O’nun Elçisi Peygambere inanan sade bir Müslüman.
Sıkıntı yok.
Tartışma da.
Ancak gel zaman git zaman 15 Temmuz gelip de kapıya çatınca evde kızılca kıyamet kopuyor.
Kadın öfkeli!
Erkek de…
Kadın olayın Fettullah’a yıkıldığını öne sürerek, “yargısız infazdan” söz ederken, eşinin öfkesinden de çekinen adam “herşey ortada seni de kandırmışlar” diye ucundan kenarından eleştiri yapmaya çalışıyor.
Of!
Kızılca kıyameti koparıyor kadın.
Verip veriştiriyor.
Hem de nasıl!
Kadının fanatikliğinin temelinde belki de gerçekten çok iyi niyetli bir inanış da olabilir.
Sevmiştir.
Saymıştır.
Söyledikleri ve gözyaşları ile etkilenmiştir.
Ve konduramaz böylesine alçak bir girişimi yapabileceğini.
Olabilir mi?
Bana göre olur!
Kendimden pay biçiyorum, çok sıkı bir Ecevitçiyim’dir.
Konduramam Bülent Bey’e bir leke veya yanlış.
İddia edenlere kızarım.
Yanlış bildiklerini söylerim.
Bilgi dağarcığımla karşılığını vermeye çalışırım.
Ama içimden de hep sorgularım.
Örneğin Bülent Bey’in Fettullah’ı övmesini içime sindiremem ve bu konudaki eleştirilere karşı Rahşan Ecevit’in açıklamalarını kendime rehber yaparım.
Ecevit böyle bir şey yapmaz/yapamaz.
İyi tamam da “ya yaptı ise?”.
Halen daha inanmam.
Ve son dönemde de bu durumu Ecevit’in çantacısı Hüsamettin Özkan’a yüklerim.
Ecevit’i kandıran olsa olsa O’dur!
Şimdi…
Fettullah’a iyi niyetle inanan ve bu tür alçaklıkları yapacağına asla inanmayan veya inanmak istemeyenler ne olacak?
Milyonlarca müridi olan bir tarikat sadece dinini yaşamak isteyenleri kandırmış olamaz mı?
Ve bugün o kitleyi aydırmak ve sonrasında da kazanmayı bilmek daha doğru değil mi?
O halde!
İtmemek gerek.
Kuru ile yaş arasındaki ayrımı da yaparak, hedef kitlenin omurgasını çökertmek için aklı en önde tutmak gerek.
Yani, samimiyetleri inancı olanları kurtarmak gerek.