Çilek şenliğiyle ilgili övgüler veya eleştirileri bir tarafa bırakır isek, Kdz. Ereğli’deki önemli etkinlikler trafik açısından işkence haline dönüşür.
Yıllardır bu böyle.
Eskiden festival adı altında yapılan etkinliklerde, yaşanan trafik keşmekeşi neydi öyle?
Anıt önünde kurulan sahne sonrasında ulaşım felç.
Ortacami güzergahı çekerdi Ereğli’nin yükünü. Bir de Dombay deresi.
Tabi ki, geçiş üstünlüğüne sahip araçlarda oturarak hava basanlar bilmez ya da bilmezliğe gelirdi bu durumu.
Polis napsın.
Geçsinler.
Haber peşinde koşanlara bile es vermeyenler bu şatafatın diğer yüzüyle hiç ilgilenmediler.
Nedense Atatürk Anıtının önünü kapatıp da dev gibi sahne kurmaktan da hiç vazgeçmediler.
Ya şimdi?
Tek fark, sahne Erdemir yolunda.
Ama…
Trafik aynı trafik.
Yani, vatandaşın ulaşım hakkı diye bir kavram yok.
Kapat yolu.
Kimin umurunda.
Sürünsün vatandaş.
Öyle de oluyor ya!
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı öncesinde, çevresi kazılmaya başlanan Atatürk Anıtı’nın bulunduğu alanın oto parka çevrilmesi affedilecek bir olay değil.
Belediye bu konuda nasıl müdahaleci olmadı anlamak mümkün değil.
Akıl almıyor.
Ve bu durum gerçekten çok yönlü şüpheleri tetikliyor.
Şenlik sonrasına bırakılamaz mıydı, anıt çevresindeki çalışmalar?
Her kim ki “hayır!” der ise maksatlıdır.
Daha ötesi kesinlikle anlamsızdır.
Bu ayıp muhataplarına yeter.
Sonuç olarak Kdz. Ereğli’de yaşanan trafik keşmekeşi dünden farklı değildir.
Yönetenler, vatandaşın ulaşım hakkını engelleme alışkanlığından vazgeçmeden günü kurtarma kolaycılığına kaçmaktadırlar.
Yani, gelen vurur giden vurur.
Bakınız, bayram törenlerinde bile sahil yolunu kapatmaya devam edenler, 18 Haziran Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü’nde törenlerin Devrim Bulvarı’nda yapıldığını görememektedirler.
Bir kentte iki ayrı yerde bayram töreni olur mu?
Tüm törenleri Devrim Bulvarı’nda organize edip, sahil yolunu kapatmaktan vazgeçme akılcılığını bile düşünmeyen, bu yöndeki önerileri dikkate almayanların umurlarında mı trafik karmaşası.
Olsa idi dün ile bugün arasında bir fark olurdu.