Şu ortamda herkes gölgesinden çekinirken, hem de yerel düzeyde tutup da “Kamu eliyle soygun” başlığı atmak zor iş.
Gerçekleri yan yana getirdiğimde, bu cümleden başkasını bulamadım.
Çünkü…
Olay ve durum aynen öyle.
Kamu eliyle belki binler, belki yüzbinler ve belki de milyonlar fark ettirilmeden soyuluyor.
Tereyağından kıl çekilir mi?
Konu bankalar ise çekilir.
Hem de baka baka.
Sinekten bile yağ çıkararak.
En çok da emeklileri öpüyorlar.
Yalap yalap,
Şapur şupur.
Gece gündüz.
Bordro mahkumlarımız var ya.
Aynen onlar gibi emekli mahkumlarımız da var.
Onlar, kart mahkumları.
Banka önlerinde üç kuruşluk maaşlarını çekebilmek için kuyruklar oluşturan emeklilerimiz, işte o kuyruklarda da farkında olmadan soyuluyorlar.
Hem de banka tarafından.
Banka, şak diye kart aidatını geçiriyor.
Bir kamu bankasının Aralık 2017 dönemiyle ilgili gönderdiği yıllık kart aidatı 93 lira.
Devlet verdi 75 lira zam, banka aldı 93 lira kart ücreti.
Hadi kızım yandan yandan.
Söz de, emeklilerden kart aidatı alınamaz.
Alıyorlar.
Çatır çatır hem de.
Bu nasıl devlet?
Eğer ki, maaşın ayrıntıları veya kredi kartı ektrasını inceler ve de bu aidat kesintisini fark edebilirsen “hop” diyeceksin.
Sonra, o bankaya gidip girişten sıra numarası alacaksın.
Ardından sıran geldiğinde, görevli personelin karşısına geçip “itirazım var!” diyeceksin.
İtirazını yazılı yaptıktan sonra, banka merkezinin insafını bekleyeceksin.
Ha, itirazın kabul edilir, bu kesin.
Çünkü emeklilerden kart aidatı alamazlar.
Ama, bankalar bu ücreti alamayacaklarını bile bile niye tahsil ediyorlar.
İşte burada dile getirilecek bir tek söz var:
O da; Burası Türkiye!
Peki neden soygun dedim?
Maaşlarının ayrıntılarını herkes incelemiyor ki! Banka diyor ki, "itiraz edenin parasını 1 ay sonra geri veririm de, itiraz etmeyenlerin parasını ise cebellezi ederim."
Ediyorlar da!
Emeklilerin parasını resmen çalıyorlar.
Hem de kamu eliyle.
Benim ülkemin yasalarını cebellezi noktasında istismar edenler; bu alışkanlıklarından vazgeçmiyorlar.
“Yani açıkça hırsızlık yapıyorlar.” Demem de nasıl bir yanlışlık var?