Karadeniz Ereğli’de “Şiir festivali” yapılacak.

Şiir ve Karadeniz Ereğli.

Ve festivalin konusu maden.

Şimdi aklıma geliyor da, keşke "8 Kasım’da Uzun Mehmet’i Anma ve Dünya Kömür Günü"nde yapılsa idi bu festival.

Konu kömür ve 8 kasım.

Ne kadar bütünleşirdi birbiri ile.

 

Karadeniz Erei’nin sahip çıkmayı bir türlü beceremediği kömür nihayet şiir ile gündeme geliyor.

Festivalin flaş noktası ise Kandilli.

Kandilli’de maden ocağında yapılacak etkinliğin ödül töreni de maden ocağında yapılacak.

Şiirlere tanıklık edecek madencilerin ocağı.

Duvarlarda “karaelmas” sesi ses verecek.

Belki hüzün, belki de coşku ile bütünleşecek duvarların siyahlığındaki ıslaklıklar.

30 Eylül bir milattır Karadeniz Ereğli için.

Şiir festivali yapılıyor ve konusu maden ile madencilik çünkü.

Yani kömür.

 

Karadeniz Ereğli’de böyle bir etkinliği gerçekleştirmek için çaba gösterenleri yürekten kutlamak gerek.

Düşünmüşler ve harekete geçerek bir ilke imza atacaklar.

Her biri kahraman benim gözümde.

Ve özel…

 

Kdz. Ereğli Sanat Kurumu Derneği’nin öncülüğünde yapılıyor bu festival.

Kömürün bulunduğu ve doğduğu kentte yeniden kömür sesleri yükselecek yeryüzünün yüzlerce metre altındaki galerilerden.

Kimi zaman fısıltı gibi akacak kimi zaman da türkü tadında okşayacak benliğimizi.

Titreyenimiz olacak.

Belki ocakta bir yakınını yitirenin acısı dolacak.

Maden ocağında şiir dostlarının resitaline çok az kaldı.

Heyecan ise çoktan yola çıktı.

Koşuyor koşuyor koşuyor.

Koşarak tükettiler zamanı.

Ve geldi çattı eylülün sonu.

 

Maden ocağı ile birlikte Alemdar Gemisi de var etkinliğin mekanları arasında.

Gece de önce ROMANTIQUE’da dinleti ardından da fasıl muhabbeti.

Festivalimize davetli konuklarımızı ağırlayacağız sanat tadında.

Ve tüm canlı renklerimizle.

 

Şiir Festivalini çok önemsiyorum.

Sanat ve kültür bir toplumun can damarı yaşam amacı.

Bu yıl kömür dediler.

Seneye konu ne olur bilemem.

Ama başlatılan bu festival yaşamalı ve yaşatılmalı.

 

Şiir deyince aklıma Rahmetli Leyla Yıldızhan Ablam geldi.

Ne de güzel yazar ve okurdu.

Hele ki “Kandilli” üzerindeki şiiri duygusallığa tavan yaptırırdı.

Kandilli’de maden ocağında Leyla Yıldızhan’ın şiiri de okunsa.

Bunu da en iyi Necdet Öztürk ile Cevher Keskin yapar ya!

Necdet bey taşındı gitti İstanbullara.

İlçede de bir tek Cevher Keskin kaldı.

Bilmem ne der Sanat Kurumu bu öneriye.

Düşünür mü?

Değerlendirerek, Kandilli’deki maden ocağındaki törende Kandilli’yi anlatan şiire yer verirler mi?