Ergenekon dalgasıyla aralarında önemli bilim adamları ve rektörler olmak üzere bir çok aydını gözaltına aldılar. Aralarında kimler yok ki. Bir de televizyon kanalını basarak arama yaptılar. Daha önceki dalgaların devamı olan bu operasyonların nerede duracağını kimse bilmiyor. Bilemiyor? Çat kapı geliyor emir kulu güvenlik kuvvetleri. Arama-tarama ve toplanan cd ve dökümanlar eşliğinde yakalama emri bulunanlar toplanıp götürülüyor İstanbul?a. Boğaz havası almaya götürülmüyorlar. Doğru nezarete. Sorular? sorular? sorular? Kim ne diyebilir? Devlete kusursuz saygı. Önce devlet. Konu devlet olunca kimsenin gıkı çıkmaz. Konu devleti yönetenler olunca iş değişiyor. Yani, görevi kötüye kullanma gibi bir kavram da var. Ki bunun örneklerini saymakla bitiremeyiz. Bu devleti yönetenlerin, karşı düşüncedekileri sindirme ve baskı altında tutma operasyonuna döndüğünü iddia etmek gerçekten uzaklaşmak değildir. Öyle ya; Ergenekon operasyonları başladığından bu yana baskın yapılan evler ve gözaltına alınan kişilerin büyük çoğunluğu ulusalcı duruşu ile bilinen isimler. Mustafa Kemal Atatürk?ün kurduğu laik Cumhuriyetin karşı devrimle yıkılmak istendiğine dönük bir çok görüşler o kadar çok ki. Bu düşünceleri dile getirenlerin hepsi de hukuku çok iyi bilen ve bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruma ve kollama konusunda canını bile ortaya koyacak aydınlar. Türkiye?de partiler basılıyor. Eski ordu komutanları tutuklanıyor. Parti başkanları içeri atılıyor. Kamu görevi sorumluluğu içindeki yayın kuruluşları ani baskınlarla kuşatılıyor. Toplum da izliyor. Herkes kendine göre sorguluyor olayları. Medyanın yarıdan çoğu yeni konuşmacıların ve devam eden operasyonların kitaplarını yazanların yanlı ve yandaş yorumlarıyla kamuoyunu tek yanlı oluşturuyor. Peki ne oluyor? Önce Atatürkçü Düşünce ve şimdi de Çağdaş Yaşamı Destekle Derneği basıldı. Kanserle yiğitçe mücadele eden Türkan Saylan?a kan verilirken kapısını polis çaldı. Burası Türkiye. Yani AB?ye girmek istediğini söyleyen Türkiye. Akıl almıyor. Mantık kilitleniyor. Bu nasıl Türkiye? Bu Türkiye?nin hangi yüzü? Türkiye?de binlerce insan endişeli. Belki yakında ADD ve ÇYDD?ne üye olan vatandaşlar istifa etmeyi bile düşünebilecekler. Kimse kapısının çalınmasını istemez ki. Elbette bir söz var. Sap döner keser döner diye. Ama bu tür ifadeler artık bizim atasözlerimizden çıkmalı ve bir daha ifade bile edilmemeli. Tek endişe devleti yönetenlerin devlet gücünü yanlı kullanmaları. Şu ana kadar görünen ise bu operasyonların Cumhuriyetten yana taraf olanlar üzerinde yürütüldüğüdür. Eline silah almamış ve silaha lanetli bir alet olarak bakan insanların içeri atılmalarını hangi görüş düşünce özgürlüğüne yapılmamış darbe olarak değerlendirebilir ki? Ülkemizde gerilimle beslenen ve toplumun üzerinde büyük bir baskı oluşturan devletin amaca giden yolda araç olarak kullanılması korkusunun dünden daha da yoğun olması ne yazık ki sürüyor. Bunu dün yaşadık. Anlaşılan o ki, yaşamaya da devam edeceğiz. Türkiye bunları hak etmiyor. Türkiye?yi baskı ve korkuyla karanlık bir yola sürüklemek isteyenlere ?asla başarılı olamazlar? nutuğunu atanlar, Soner Yalçın?ın İran?ın Humeyni gelmeden önceki son yıllarını anlatan ?Siz kimi kandırıyorsunuz?? kitabını okumalarını öneririm. İran?ın yaşadıkları ile biz deki bugünkü durumun hiç de farkı yok. Sadece isimler değişik?