Bilin ki…
30 seneden daha fazla oldu Filyos Projesi’nin gündeme geleli.
Konuşuluyor da konuşuluyor.
Filyos Projesi şöyle.
Filyos’un Projesi böyle.
Ödenek bulduk.
İhaleye çıkardık.
İhale de ettik.
Başlayacak.
Başlıyor.
Mesela yani.
O iktidar geldi “iş bitti” dedi.
Bu ihtiyar geldi “tamamdır” dedi.
O bu gitti şu geldi yine aynı terane.
Filyos da Fil’in yosu.
Yosun olsa da iyi.
AB’den para bulmuşlar da Rumlar veto etmiş.
Rumlar gitmiş Kanadalılardan da iş çıkmamış.
Derken yıllar yılları kovalarken, bir de bakmışlar ki hepimiz dedemizin beşiğini tıngır mıngır sallar iken göçmüş gitmişiz.
Öyle bir şey hani şu malum Filyos’un projesi.
İyi güzel de Zonguldak’ın yolları taştan kimler çıkarmadı ki bizi baştan?
İki adım Ereğli Zonguldak arasındaki Ilıksu yolu çamur içinde.
Ağırların sanayi kentindeki Emeğin Başkenti’ne giden yol geçit vermiyor ve yollar da kağnılara bile geçit vermiyor ise Filyos Projesi palavradan öteye yol değil ki.
Oysa Saltukova’da havaaları da var.
Filyos’a demiryolu da.
Var oğlu var da, iş yok.
Zonguldak’ın kara akar dereleri gibi talihleri de kara.
Simsiyah.
Karadır şu bahtımız kara.
Söz geçmiyor bu iktidarlara.
O geldi vurdu,
Şu geldi uydurdu,
Ötekiler de nanik yapıp kaçtı.
Dünyada tek demiryolu ağına bağlı olmayan demir çelik fabrikası Ereğli’de ise –ki öyle- elbette karadır bahtlar.
Karadır umutlar.
Karadır siyasetin aktörleri.
Denizin kenarındaki süs havuzu da ayıplar anıtında yükselir kara gecelerde.
Yöre halkı ile de “söm söm” alayını ederek.
Karman çorman olmuş Zonguldak.
Giren giriyor, çıkan da çıkamıyor karanlığından.
Oysa yüz karası da yok ki.
Hep altın gibi alın teri var.
Yüreği var koskocaman.
Bir de kendisi…
Filyos dediler limanına.
Adı var kendi yok.
Yok işte yok.
Filyos’a yok da Alaplı’ya var mı?
Oraya da yok.
Buraya da yok.
Hep yok !