Osmanlı Çileği'nin adı var.

Sorup soruşturuyoruz ki, Osmanlı adıyla satılan çilekler aslında halk arasında 'gara çilek' olarak bilinen çilek çeşidi.

Osmanlı yok.

Ah olsa!

 

Osmanlı Çileğini yaygınlaştırma ve bu arada da üreticilerini teşvik etmek için bir tane dernek var Kdz. Ereğli'de.

İyi ki var.

İyi ki 'Ereğlililik ruhu'yla bu çileğe sahip çıkıyorlar.

İyi ki bu konuda bir çok da etkinlik düzenleyip gerçekleştiriyorlar.

Her yıl kutlanan Ereğli'nin Kurtuluş Günü olan 18 Haziran'da da çilek, çilekli pasta ve çilekli bilgi yarışmasının sonuçlarını açıklayıp dereceye girenleri ödüllendiriyorlar.

İşte dernekçilik bu.

Derneğin kuruluş tüzüğündeki amaç bölümüne yakışır hizmet üreten ve tam adı Kdz. Ereğli Osmanlı Çileği Yaygınlaştırma ve Üreticileri Koruma Derneğinin yöneticilerini bir kez  daha kutluyorum.

 

Bu derneğin düzenlediği çilek festivali kapsamındaki üçüncü etkinlik Çilek Üreticileri Bilgi Yarışmasıydı.

Bu yarışmayı izlemeye gittim.

Üreticilerinin o paylaştıkları soluğu yaşamak istedim.

16 tane üretici yarıştı bilgi yarışmasında. 10'u kadın 6'sı erkek bu yarışmacılar, hazırlanan 20 soruya doğru yanıtlar vererek dereceye girmeye çaba gösterdiler.

Sınav başlayınca ben de kendimi sınamak için soru kağıdından istedim ve bir kenara geçerek de (sıfır bilgimle) yanıt vermeye çalıştım.

Üretici olmayınca sadece mantığa dayalı yanıtlarımla 6'sını doğru yaptığımı sınav sonrası açıklanan sonuçlarla öğrendim.

20 soruda 6 net doğru yanıtla kendimi başarılı buldum açıkçası.

 

Sınavda dereceye girenlere  çeyrek altınlar verilecek 18 Haziran'daki törende.

Sınav öncesinde konuştuğum yarışmacılar keşke çeyrek altın yerine Osmanlı çilek fidesi verseler ödül olarak diyenler oldu.

Osmanlı Çileği altın oldu.

Fidesi bile bu kadar değerli ürünü Ereğli'de yok ettik veya yok edilmesine seyirci kaldık ise bize ne demeli?

Yazık mı?
Yeter gelir mi?

 

Bir zamanlar  çilek kokusuyla savrulan Ereğli'de şimdi başka kokular var.

Çilek bitti.

En son olarak adına festivaller yapılıp duruyor.

Sonrası yok.

Ereğli öyle bir Ereğli oldu ki, Türkiye'nin tek taşkömürünü bulan Uzun Mehmet'i bile unuttu.

Umursamadı.

Hem de hiç!..

 

TEPKİLER GELİYOR

Avukat Yılmaz Efe öyle kızıp yazmış ki bir sosyal paylaşım sitesinde.. Bizim de bir çok hasta veya yakınından duyduğumuz  şikayetleri dile getirmiş. Yer mi neresi? Zonguldak'taki üniversite hastanesi.

Hüsnü Sami Alpan'ın geçirdiği trafik kazasından sonra Zonguldak'ın en büyük hazinesi olarak gösterdiği bu hastanemizin son dönemlerde çok tartışılır olması tesadüf mü?

Neyse!

Bakın Yılmaz Efe neler yazmış:

 'Zonguldak üniversite hastanesine gelmeyin. 8 de işbaşı yapması gereken personel 9 da geliyor. Hasta sırasını gösteren ekranlar bozuk.  Her yerde karmaşa, görevliler saygısız,  geberin gayrı!'