Yaşadığım kentte Ramazan ayı nedeniyle erkene alındı 1 Temmuz Denizcilik ve Kabatoj Bayramı.

Bozhane şenlendi yine.

Yağlı direk ile de final yapıldı her zamanki gibi.

Hoş.

Renkli.

Ve Ege yöresinin halk oyunları ile gösteri bile yapıldı.

Evet evet Ereğli’den söz ediyorum.

Ereğli’de tabi ki Ege’de, Kafkas’ta, Karadeniz’de, Doğu bölgelerinin de oyunu oynanacak.

Hem de coşku içinde.

Ama…

Yıllardır soracağım bir soruyu yine soracağım:

-Neden bölgenin halk oyunları yok ve oynanmıyor?

Çünkü…

Ereğli’nin kaynakları yerel kültür ve sanata değil, şovmenliklere  peşkeş çekildi.

Yöre itilmiş oldu.

Kakılmış oldu.

Ve bunun tek suçlusu da, adı “yerel yönetim” olan belediyedir.

Kütüphanesi bile olmayan bir belediyenin yerel kültürü desteklemesi elbette düşünülemez ki.

“Bu gece barda, gönlüm hovarda, çalsın sazlar oynasın kızlar” denildi yıllarca.

O kadar.

Tık…

Ege yöresinin oyunları ile kutladık işte denizciliğin bayramını.

Ereğli’nin adı yok !

Yok ettiler çünkü…

 

**

 

Kdz. Ereğli’de “Kent Konseyi” seçimleri yapıldı basından habersiz.

Neden?

Basından saklı ve gizli kent konseyi seçimleri olur mu?

Olmaz! Olmamalı !..

Böyle bir durumun tek sözcüklü karşılığı olsa olsa; ayıptır !

Hem de çok ayıp !

 

Peki ya seçim yöntemine ne demeli?

Dün yaşanan baskıcı yöntem ve yönetimler bugünlere taşınmamalı. Tamam eski dönemde diktatörlük vardı peki  ya bugün? Bugün böyle mi olmalı?

Soyadı ‘Uysal’ olan belediye başkanının yönetiminde böyle bir seçim hiç de şık olmadı.

Yakışmadı.

Sanıyorum Uysal, heyecanına yenildi.

 

Ben belediye başkanından tüm demokratik teammüllerin uygulandığı bir seçimle kent konseyinin belirlenmesini çok ister ve arzu ederdim.

O salona davet edilen tüm kitle örgütlerinin isteği doğrultusunda ve dahası çarşaf liste ile konseyin oluşması gerçekleştirilse idi ne kaybedilirdi ki?

Ama olmadı.

Yapmadılar.

Belki de yaptırmadılar.

Elbette ‘yaptırmadılar’ bahanesi antidemokratik yol ve yöntemleri haklı kılmaz/kılamaz.

Yanlış yanlıştır.

Kent konseyi seçimleri böyle daha çoğulcu ve demokratik olmalıydı diye düşünenlere kesinlikle katılıyorum.

“Değişim” beklentilerine de ne güzel kakma aşı olurdu.

Kentin fotoğrafını yansıtacak olan konseyin oluşumuna kimse de söz edemez, çürümüş anlayışlara bir daha gelmemek üzere veda edildiği de kanıtlanırdı.

 

**

 

Katılımcılık ve saydamlık baş ağrıtmaz.

Demokratik olur.

Aydınlık olur.

Mutluluk verir.

Heyecanı tetikler.

Yarınlara umut aşılar.

Belediye yönetimi de kamuoyunun beklentilerini iyi okuyarak önüne bakabildiğinde  polemiklerden kaçınır ve olası kavgalara da fırsat vermez.

Vermemeli de!..

 

Yapılacak çok iş var !

Hizmetler ‘ben yaptım’ değil de ‘biz yaptık’ ile taçlandırırlar ise anlamsız ‘vicdan’ tartışmaları da yaşanmaz. Önyargısız bir bilinçle ve hoşgörüyü elden bırakmadan ‘kavgadan beslenen’ küçük beyinlere de fırsat vermeden Ereğli’nin önü çok yönlü açılmalıdır.

Bu kez mutlak başarı gelmeli.

Getirilmeli…