Diyarbakır Barosu, savunmanın yüz akıdır.
Şanlıurfa Barosu, insandır. İnsan yaşamını korur ve savunmanın ta kendisidir…
Güneydoğuda iki iş çok zordur. Biri avukatlık, bir diğeri gazetecilik.
Bir şey çok kolaydır… Güneydoğu üzerinden siyaset yapmak!
Politikacılar güneydoğuda yaşanan acıların üzerine basa basa siyaset yapar…
Seçim çalışmaları sırasında Suruç’ta 14 Haziran 2018’de AKP milletvekili ve adayı İbrahim Halil Yıldız’ın esnaf ziyareti sırasında Adil ve Celal Şenyaşar ile babaları Esvet Şenyaşar ve Mehmet Şah Yıldız yaşamlarını yitirdi…Neden ve nasıl oldu? Nasıl oldu da hastanede öldürülenler oldu? Sorumluları kimler?
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran’da meydana gelen ölümler nedeniyle Şanlıurfa Barosu bir açıklama yapmıştı: “Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki hiç bir mevki hiç bir makam ve hiç bir başarı insan yaşamından daha değerli değildir ve yine hiç bir şey insan kanından daha kutsal değildir ve sebebi ne olursa olsun hiç bir şey insan kanını akıtmaya değmez. Barışa, dostluğa, kardeşliğe ve küskünlüklerin giderilmesine vesile olması gereken bu mübarek bayram günlerinde yaşanan Suruç’taki vahim olayda yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı sabır ve metanet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Siyasetçileri, insan yaşamı üzerinden siyasi rant devşirmeye yönelik beyanlardan kaçınmaya ve taraflara itidal çağrısında bulunuyoruz. Basına yansıyan şekliyle iddialar doğru ise hastanede bir güvenlik zafiyeti sonucu yaşamını yitirenler varsa bu da asıl olayın kendisinden çok daha vahimdir ve sorumlularının/ihmali olanların etkin ve adil bir soruşturma ile cezalandırılmalarının gerektiğinin altını özellikle çiziyor ve kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.” (15.6.2018.
Sivil toplum kuruluşları ile birlikte Diyarbakır Barosu ve Şanlıurfa Barosu olayla ilgili olarak inceleme yapmak için Suruç’a gitmek istedi. Engellendiler…Yetmedi…İçişleri Bakanı Diyarbakır Barosunu suçladı…Diyarbakır Baro Yönetim Kurulu hemen cevap verdi:
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 18.06.2018 tarihinde TRT Haber Kanalında katılmış olduğu programda Suruç’ta yaşanan olaylara ilişkin yaptığı değerlendirmeler esnasında :
“Şunu da ifade edeyim o kadar alçakça değerlendirmeler yapılıyor ki, şimdi dün Diyarbakır'da Diyarbakır Ticaret Sanayi de dâhil olmak üzere Diyarbakır Barosu zaten Diyarbakır Barosu PKK'ya müzahir bir Baro'dur. Çok açık ve net söylüyorum PKK'ya Müzahir bir Barodur. Bütün eylemlerimizde olaylarımızda hukuka dahil olan bütün olaylarımızda PKK sesini çıkarmadığı zaman Diyarbakır Barosu sesini çıkartır.” şeklinde sözler sarf etmiştir.
Diyarbakır Barosu kurulduğu günden bugüne gerek üyeleriyle gerekse kurumsal olarak yürüttüğü insan hakları ve hukuk mücadelesiyle ulusal ve uluslararası kamuoyunda büyük bir saygınlık kazanmıştır. Diyarbakır Barosu bu uğurda ağır bedeller de ödemiştir. Son olarak alçakça bir suikast sonucu Başkanını kaybetmiştir.
Diyarbakır Barosu, hak, hukuk ve toplumsal meselelerde üyelerinin cesur ve fedakâr mücadelesiyle ödediği ağır bedeller neticesinde edindiği bu müstesna ve görkemli duruşuyla, geçmişte olduğu gibi bugün de tehdit eden bu dile boyun eğmeyecek ve sessiz kalmayacaktır.
Sn. Süleyman Soylu!
Bizleri bu şekilde jitemvari bir tarzla hedef gösterdiğinizin farkındayız. Sevgili Baro Başkanımız Tahir Elçi’yi katleden bu anlayışa karşı bize düşen de onun verdiği bu cevabı sizlere hatırlatmaktır.
“Jitemci ağababalarınız ve generallerinize boyun eğmedim sizden mi korkacağım”
Biz de korkmuyoruz…
Sn. Süleyman Soylu, iddialarınızın arkasındaysanız sizi gereğini yapmaya davet ediyoruz. Diyarbakır Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri olarak Diyarbakır Barosu Adli Yardım Hizmet Binasında terörle mücadele ekiplerinizi ve savcılarınızı bekliyoruz.
Tahir Elçi’yi aldığınız yerdeyiz…
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu”.
Diyarbakır ve Şanlıurfa Baroları adalet ve hukuka müzahirdir. Müzaheretleri hukuk devletinedir. Müzaheretleri özgürlükler ve insan haklarıdır. Yaşam hakkının güvenliğidir.
Birine yardım eden, taraf çıkan demektir müzahir olmak; Diyarbakır Barosu ve Şanlıurfa Barosu insan haklarına müzahir olan Barolardır ve güneydoğuda en zor iştir.
Siyasal iktidarlardan hiçbirisi savunmaya, avukatlara ve barolara müzahir değildir.
Diyarbakır Barosunu devlet yöneticilerinin sevmemesi kadar doğal hiçbir şey olamaz…
Huzuru, sükunu ve ülkede güvenliği sağlamakla görevli oldukları halde beceremeyenler acaba özgürlük ve güvenlik nedir bilirler mi?
Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi’nin sözleriyle ifade edelim:
“Peki, yasaların anayasaya ve mahkeme kararlarının insan haklarına ve anayasal kurallara uygunluğunu denetlemekle görevli yüksek mahkeme kararını dikkate almayan bir ülkede artık kimin güvenliğinden söz edilebilir.
Peki ya yıllarca insanları tutuklu yargılayan ve en ağır cezalar veren yargının içinde özel amaçları olan, bir “cemaat”, “çete” gibi yapılanmaların olduğu bizzat ülkenin Başbakanı tarafından ifade edilen bir ülkede siz hala özgür müsünüz…” (Diyarbakır Baro Bülten. Eylül/Ekim/Kasım/Aralık 2013)
Hukuk devletine müzahir Diyarbakır Barosu Başkanının bu sözlerinden hiç hoşlanmadıkları bilinen geçmiş hükümetlerin gelmiş geçmiş bütün İçişleri Bakanları, acaba sizler kimlere müzahirdiniz de Diyarbakır Barosunu itham ediyorsunuz?
Bu ülkede adaleti adalet yapan avukatlar; adalet, vicdan ve hukuku sırtlarına yüklenmiş olan Diyarbakır Barosu’nun yanı başındadır. İnadına haklar ve özgürlüklere müzahirdirler.
Avukatları, Diyarbakır Barosunu suçlamayı, itham etmeyi bırakın; Avukat Tahir Elçi’nin alçakça katledilmesinde kimler var kimler yok ortaya çıkarın, soruşturmayı tamamlayın!
Akla ve vicdana kadar uzanan asıl adalet için; düşü gerçek, suyu ışık, direnişi yaşam yapanların başında gelen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi anısına...
Gidenlerin tarih yazarak gittiği ve bizlere bıraktıkları ölüme karşı yaşamlarının mirasını korumak adına akıllıca istenen adalet için mücadele eden Diyarbakır Barosu;
savunmanın yüz akıdır, Şanlıurfa Barosu insandır.