Tarık Mengüç hangi ruhsal durumuyla yazdı bilmiyorum ama, bugüne çok güzel oturmuş.
Ne mi demiş?
“Yıkılıyo!”
Gerçekten de öyle!
Yıkılıyooooo!

Düşmanını uzakta arama.
Yakındadır yakında.
Burnunun dibinde.
Bu kardeşin bile olabilir.
Hiç şaşırma!
Bil ki sebebi de çıkardır.
Yararlanmadır.
Veya makamdır.
Bilmiyor muyuz, ne aileler mahkeme kapılarında üç beş metrekarelik arsa için “o’nun değil benim benim” diye kavga ettiklerini.
Araya hele bir çıkar girmeye görsün.
Kan bağı mağı kalmaz.
Karındaşlık formaliteden ibarettir.
Vur ha vur!
Kime kardeşine.
Hatta….
Kardeşini yok etmek veya zarar vermek için karanlık ilişkilere girenleri bile çıkar.
Örneği çok.
Ruhsal bozukluk işte böyle bir şey.

Konunun bizimle ilgili yok.
Kiminle mi var?
Gündemdeki haberleri izleyenler bilir.
Bir partinin il başkanı koltuğuna seçimle oturan kadına neler yaptıklarını görüyor musunuz?
Kadın şudur budur bu ayrı bir konu.
Ancak….
İpini çekmeye çalışanlar da, aynı ailenin fertleri.
Şöyleymiş böyleymiş.
Eeee…
Sandıktan çıktı.
Oy verenler de başka partinin insanları değil ki.
Kazanamasaydı, kadın ile ilgili tık yoktu.
Bir kazandı ki, dünyayı başına yıkmaya çalışanlar, tarihin çöplüğünde kanıt arıyorlar.
Çöplüğe kadar düştüler.
Yazık!
Birbirinin gırtlağına çökeni toplum ne yapsın ki?
Nerede moruk var ise geleceğimiz adına önümüzden kaçmamaya çalışıyor ise kokan tuzdan kimin haberi olur?