1 Eylül!

Dünya Barış günü.

Ancak kimisine göre özelin özeli bir gün.

Sizlerin de vardır ya özelleriniz.

Benim için de 1 Eylül ve 12 Aralık vardır (1)

Unutulmaz/unutturulamaz!        

**

1 Eylül farklı bir anlamı ise Ereğli Önder Gazetesi’nin kapısından içeri girişimdir. 6 Ağustos 1995 tarihinde ERT’den her şeyi silip atarak “zorunlu ayrılık” ile çıkışımın ardından başlayan yeni meslek yaşamımın dönemecidir bu tarih. 22 Nisan 1992’de  yayın hayatına günlük olarak  başlayan Ereğli Önder’e  gelişimin tarihidir 1 Eylül 1995, Gazetenin İmtiyaz Sahibi Celal Bozkuş’un “gel gazetenin başına geç!” teklifinden bu yana aradan koskocaman 28 yıl geçti. Onca baskılar ve işten atılmam için çırpınanlara rağmen 28 yıl kesintisiz geride kaldı.

Bugün 1 Eylül 2023 ve 29. yıla merhaba.

Gündem Gazetesi’nin ilk emekli ettiği kişi olarak geldiğin E. Önder’de, ikinci emekliliğim bile çoktan geride kaldı.

Şaka gibi.

Hey gidi gidi yıllar hey!

Ereğli Memleket, Gündem, ERT veEreğli Önder. Kesintisiz günlük yayın organlarında çalışan ve onca yılı geride bırakan bir çalışan olarak, elbette arşivim çok zengin.

Kaç yıl  mı oldu?

Amatörlük 10 yıl, profesyonellik ise 36 desem.

Geride kim kaldı ki?

Uzatmalardayız ya.

**

28 yıl önce görev aldığım Ereğli Önder’i Türkiye’ye tanıttık. Elbette bunun sebebi, Ulusal düzeyde  yaptığımız haberler ve fotoğraflarla  kazanılmış  9 ödüldür.

Başarı bir çok kapıyı açıyor.

Başarı dediğimde, kişi hak ve özgürlüklerine ödünsüz saygılı olmak.            

Özel yaşamı kutsal saymak.

Yanıt hakkını çiğnememek.

Yargısız infaz  gibi ayıplara düşmemek.          

Toplumsal konulara önem vermek ve bu konuda hep destekçi olmak.

Sahibinin sesi değil toplumun sesi olabilmek.

Yani; altını çize çize yazıyorum ki Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesinin ilkelerini benimsemek ve o bağlılık içinde kalem oynatmak.

Bu ilke çerçevesinde toplumun bilgi alma hakkına saygılı olanlara da selam olsun.

**

Şunu açıklıkla belirtmek gerekiyor. Yayın organları her geçen gün ilkesizliğin bataklığına çekiliyor. Bunun ilk sebebi, ekonomiktir. Ekonomik özgürlüğü olmayanların toplumun beklentilerine dönük kamu görevlerini yerine getirmelerini çok çok çok zor!

Bizim şansımız; gözlerini çağdaş ülkelerde açıp, demokrasi kültürüne bu ülkelerde yaşayarak sahip olan gazete patronunun olmasıdır. Patron, sizi ezdirmiyor ve arkanızda duruyor ise  orada habercilikten söz edilebilir. Biz bu şansı 28 yıldır kullanıyoruz. Patronun ifadei ile “abi kardeş-oğul” saygınlığı çerçevesinde  dik durabilme şansını yaşadık/ yaşıyoruz.

Kolay mı?

**

1 Eylül’ün bir başka anlamı  ise dijital dünyadır. 1 Eylül 2006’da www.ereglionder.com.tr sanal dünyada okuyucuları ile buluştu.

Vay canına!

Şu yılların bir dili olsa da bir konuşsa.

Hep haber.

Hep yorum.

Hep gündem.

Ve hep en önde EREĞLİ ÖNDER.

**

Derler ya, “ben giderim adım kalır” diye.

Tarihte; Ereğli ve toplum için kalem oynattı denilir ise ne mutlu bana/bizlere.

Ben Ereğliliyim.

Ereğli’nin Sinitli Köyü’nde çok karlı bir günde doğmuş, madenci bir babanın oğlu olarak Kandilli’de gözlerini açmış ve Ereğli’de  de yaşama habercilik yapma sevdasıyla tutunmaya  çalışan biri olarak, hep desteğini ve dostluğunu gördüklerime teşekkür etmeyi asla unutmam.

Vefa asla semt adı değildir.

Olmamalıdır da!

(1) Oğlum Mustafa Kemal ve Kızım Evşen’in doğum günleri.