Vay be!
Ne çabuk geçti onca yıl.
Daha dün 2009’du.
2014 Mart’ına ne kaldı şunun şurasında?
Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart.
1-2-3-4-5 ardından 6.
Mart’ta mart karı da yağar ya hani.
Kazma kürek bıraktırmaz vallahi yaktırır da yaktırır.
Adı üstünde mart karı.
Buz!
Keskin.
Hasta da eder…
Mart’a beş kala, 2009 ile bugün arasındaki danslara bir bakmalı.
2009’da koltuk nasıl ele geçti?
Koltuğa oturanların yanında kim/kimler vardı?
Zafere ulaşırken gönül dostları neler yaptı?
Ya çelme takanlar kim/kimlerdi?
Hatırlamalı.
Ve düşünmeli!
Koltuk öncesi ile koltuk sonrası genelde farklıdır.
Vefanın özünde bulunup da nankörlüğü kapıdan içeri koymayanlar için önce sonrasında bozukluk yoktur.
Çünkü orada insan gibi insan karakteristik özellikler bulunduğundan “ihanet” dans edememiştir.
Saygınlıktır elbette bunun adı.
Tabi ki genelleme içinde ise “ayıplar” yarıştadır.
Koltuğu ele geçirdikten sonra emek verenler dışlanıp öne çıkan dalkavuk takımı “padişahım öldü yaşasın yeni padişah” diyerek kontrolü ele aldığı için duruşta yamukluk başlar.
Çünkü…
İnsan gibi dolaşanların gerçek yüzlerini ortaya çıkaran para, makam ve alkol denen araçlar düşürür sahte maskeleri.
Mart ayı dert ayıdır.
Değişimdir.
Yeniliktir.
Temizliktir.
Hatta budama mevsiminin ilk selamıdır.
Çürükleri temizleyerek güç kazanır doğa.
Bireyler.
Kimlikler…
Mart’a ne kaldı?
Bir, iki, üç, dört, beş ve altı kere altı!