Akşam olunca Kdz. Ereğli’de “nereye gideceğiz?” sorusuna yanıt aranıyor?
Bu arayış “nerede içeceğiz?”sorusu değil.
Bu cümlenin özünde “Dostlar, arkadaşlar, gönüldaşlar akşam olduğunda nerede buluşalım da, iki lafın belini kıralım, günlük yerel ve genel olayları analiz edelim” var.
Yani “nerede bulaşalım?”
Var mı bulaşacak bir mekan?
Eskiden sahilde iki çay bahçesi bir de lokanta vardı.
Kel Tahsin ile Uzun Mehmet çay bahçelerinde toplanırdı ilçe halkı.
Müzik çeşit çeşit.
Eğlence dans ve göbek havası.
Enerji pistte harcanır, deniz de bol bol yosun kokulu denizden çekilerek sosyal bir yaşamı paylaşma öğrenilirdi.
Ama…
Bu iki çay bahçesi ile lokanta yıkılıp atıldı.
Her işin bir sonuç bölümü vardır.
Sonuçta ne oldu bu lokanta ve çay bahçelerinin yıkılmasıyla?
Vatandaş eğlencesiz kaldı…
Kdz. Ereğli’de sosyal yaşam her geçen gün geriye gidiyor.
Kimse o kadar bar birahane var demesin sakın.
Çay bahçelerinde halkın kaynaşarak eğlenmesi ile bar ve birahane kültürü aynı değil.
Aralarında çok uçurumlar var.
Akşam olduğunda “nereye gideceğiz?” sorusuna yanıt arayanlar “Bir şehir kulübümüz bile yok” tespiti yapıyor.
Bu tespit yetmiyor ki, herkes kendi çevresinde bu işi yapabilecek potansiyel dost ve arkadaşlarını “hadi böyle bir mekan aç” diye teşvik ediyor.
Hevesli olan çok.
Ama iş mekana takıldığında çözümsüzlük öne çıkıyor.
Durum “Ah bir mekan olsa” da takılı.
Çözüm arayışları hep çözümsüzlüğe mi gider.
Peki neden?
Şöyle ağız tadıyla iki kelam edecek mekan olmaması ne kadar kötü.
Kapısından içeriye küfürbazların ve yüksek sesle konuşanların alınmadığı seviyeli bir ortam arayışı koskoca bir kentte sonuç vermiyor ise “eksiklik ne?” demek de çare olmuyor.
Bakın bugün de akşam oldu.
Akşam nereye gideceksiniz?
Nerede iki dosta merhaba diyeceksiniz?
Nerede genel ve yerel konuları tartışacaksınız?
Nerede “pencüse severler güzeli genç ise” diyeceksiniz?
Var mı selamlaşacak bir mekan?