Sevgili okur bu yılbaşı yazısını bundan sekiz yıl önce 29 Aralık 2008’de kaleme almışım. Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum:
“Yeni bir yılı geride bırakırken nicedir bir hüzün kaplıyor benliğimi. İnsancıl duyguların törpülendiği, paranın efendi olduğu, şiddetin, yoksulluğun kol gezdiği bir gezegende yaşayabiliyor olmanın hüznü. Daha şimdiden gelecek yılın bu günleri aratacağının ipuçlarını görebilmenin, anlayabilmenin içe atılan dayanılmaz sıkıntısı, hatta öfkesi var üzerimde. Oysa her yeni yıl arifesi bireyler için olduğu kadar, devletler, kurumlar için de kendilerini sorgulayabilmek, yaptıkları, yapmadıkları ile yüzleşebilmek zamanı olmalı. İnsanlar birbirinden, devletler zarar verdikleri, bilerek bilmeyerek kötülük ettikleri bireylerinden özür dileyebilmeli. Kurumlar da öyle. Çünkü özür dilemek dileyeni yüceltir. Güven tazelemesine yol açar. Hem insan en değerli varlığı değil mi gezegenimizin. Hangi dinden, ulustan, etnik kökenden ya da cinsiyetten olursa olsun yaşam insanla onurlanmaz mı?
Yazıya otururken bunları düşünüyordum işte. Milliyetçilik kisvesi altındaki ırkçı tutumların, emek düşmanlığının, yargıdaki siyasallaşmanın 2009 öncesi iyi sinyaller vermediği ortadaydı. Kaldı ki yeni yıl sırtında ağır bir ekonomik kriz yüküyle karşılıyordu insanlığı. Yine de barışı yeşertecek, umutları tazeleyecek bazı işaretlerden söz ederim diyordum. Diyemedim. Haber merkezlerine İsrail devletinin Filistin’e yönelttiği saldırı haberi düştü. Aylardır abluka altında tuttuğu Gazze’ye füze yağdırmıştı İsrail. İlk günlerin bilançosu aralarında sivillerin ve elbette çocukların da olduğu 300 dolayında ölü, çok sayıda ağır yaralı. İnsanın insana kıyıcılığı, güçlünün güçsüze zulmü sürecek demek ki gelecek yılda da. Şimdi insandan, insan haklarından, barıştan, emekten ve daha eşitlikçi bir siyasal düzenden yana olanların birliktelik zamanı. Dünyanın neresinde canı yanıyorsa insanlığın orası için omuz omuza olmak. Destek vermek. Barışı haykırmak her türlü platformda. Kimin elinden ne geliyorsa. Protestoyla, yazıyla, resimle, karikatürle, şiirle... Filistin’in yetiştirdiği uluslararası değerlerden şair Mahmut Derviş de dizelerinde bunu duyurur dünyaya. A. Kadir ve Avşar Timuçin’in çevirilerinden okuyalım.
Meydan Okuyorum
Bağlayın beni kıskıvrak.
Yasak edin bana kitap okumayı.
Cigara içmeyi yasak edin.
Tıkayın ağzımı kumla.
Şiir kandır,
şiir göz yaşı,
yazılır tırnaklarla,
yazılır gözlerle,
yazılır bıçaklarla.
Ben şiiri haykıracağım
zindanlarda,
ben şiiri
kamçı altında,
zincir altında
kan ter içinde,
ben şiiri.
Savaş türküleri şakır
bir milyon kuş
gönlümün dallarında.”