Zonguldak Özel Maden işyerlerinde sendikal faaliyetlerinin sürdürüldüğü ve Toplu İş Sözleşmesi yapmak üzere yasal prosedürün başlatıldığı yerel medyanın haberleri arasında yer aldığını görüyoruz. Havzada özel maden işyerlerinde işçiler için Toplu İş Sözleşmesi çalışmalarının başlatılmasını geç kalınmış bir olay olarak, kabul etmek gerekir.
Bir kaç balıkçı barınağından,nüfusu l00 binlerin üzerine çıkmış bir tarihlerde 55 bin maden işçisinin çalıştırıldığı İldir Zonguldak..Bugüne kadar hakkında onlarca kitap yazılmış,Üniversitelerde araştırma tezlerine ve bir çok yazarın köşe yazısının konusu olmuş taşkömürü öyküsü ile yoğrulmuştur.İlklerde Siyasetiyle,sosyal yaşam biçimiyle ve maden kültürüyle Ülkemizde örnek ve sanayinin vazgeçilmez girdisi Taşkömürünü üreten tek yerleşim Yöresi olmuştur.Yeraltından çıkarılan kömürün nitelikleriyle uyarlı yer üstünde Bölgelere,Semtlere ve Sokaklara adlar verilmiştir.Dilaver,Karaelmas,Kozlu,Rat Tepesi gibi..
Yerel basındaki özel maden işyerlerinde de çalışan maden işçilerinin sendika üyelikleri konusundaki haberleri okuyunca, konuya tarihsel ve hukuki boyutta bakılmasının yerinde olacağını düşündüm.
Havza Hukuku incelendiğinde kömürün üretildiği 1848 yılından bugüne dek çeşitli aşamalardan geçildiği,başlangıçta kömür üretimine ilişkin yasal düzenlemelerin gerçekleştirildiği.giderek çalışan maden işçilerinin de sorunları ile ilgili düzenlemelere yer verildiği gözlemlenmektedir.
Ne yazık ki 1848-1858 yılları arası 10 yıl gibi süreçte bir yasal düzenleme bulunmamakta ve bu döneme Örf ve Adet Nizamı Devri denilmektedir.Bu dönemde çalışma şartları Maden Eminlerinin istek ve emirleriyle şekillenmekte,amele denilen işçiler 15er günlük süre ile çalıştırılmakta idiler.Yapılan üretim zorunlu çalışma ile sürdürülmektedir.
1858 yılından sonra madenlerle ilgili ilk yasal düzenlemenin Arazi Kanunu ile yapıldığı,daha sonra Maddin Nizamnamesinde geniş biçimde yer verildiği görülmektedir.Kısaca Havza Hukuku Örf ve Adet Nizamı Devri,Mecelle-i Ahkamı Adliye Devri,Dilaver Paşa Nizamnamesi Devri,Maaddin Nizamnamesi Devri,114 , 151 , 6309 ve 3213 Sayılı Yasalarla şekillenmiştir.
İşçilerle ilgili Dilaver Paşa Nizamnamesi ,Maddin Nizamnamesi ve diğer düzenlemelerde işçilerin çalışma koşullarına yer verilmekte ise de, sorunların devam ede geldiği görülmektedir.
Nihayet kötü koşullar altında çalışan maden işçisinin sorunlarıyla ilgili Eşsiz İnsan Büyük Önder ATATÜRKün emirleriyle 10.Eylül.1921 tarihinde, 15 maddelik 151 Sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesindeki Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun yürürlüğe girmiştir.Cumhuriyet Döneminin ilk Sosyal Güvenlik kuruluşu niteliğindeki hükümleriyle Yasanın, halen birçok geliştirilmiş hükmüyle yürürlükte bulunması Türk İş Hukuku açısından önemli sayılmaktadır.
Havza Hukukunda işçilerle ilgili düzenlemelerle birlikte,maden kömürünün çıkarılması ve işletilmesi ile ilgili de sınırlamalar öngören Yasalar getirilmiştir. Taşkömürünün Devlet eli ile çıkarılması ve ruhsatlandırılması işleminin E.K.İ,Ereğli Kömür İşletmeleri Müessesesi, bugünkü unvanıyla TTK,Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü tekelinde olması yönündeki yasal düzenlemeler yapılmıştır.Bölgede 1909 yılı Havza-i Fahmiye ve 17.01.1910 tarihli Tezkere-i Samiye gibi düzenlemelerle henüz işletilmeyen alanlarda mülk edinme ve imar izni verilme yasakları uygulanmıştır.Bu Yasalar 19.06.1986 tarih 06/ 10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Üzerinde en çok durulan 3213 Sayılı Maden Kanununun 8.maddesi, maden hakkının verilemeyeceği ilkesi ile arama,ön işletme veya işletme ruhsatı verilmiş maden sahası üzerinde başka ruhsat verilemeyeceği esasını getirmiştir.Böylece Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne verilen maden kömürü ile ilgili ruhsatın, başka kişi ve kuruluşlara verilemeyeceği duraksamaya neden olmayacak biçimde açıkça öngörülmüştür.Bakanlar Kurulunun 16.06.1989 tarih ve 1989 /14248 sayılı Kararı ile Taşkömürü Havzası sınırları haritada gösterilerek, yeniden belirlenmiştir.
Ancak Yasa hükmüne karşın 1989 yılında Taşkömürü Havzası, Türk Hukukunda yer almayan bir sözleşme şekli olan REDEVANS çalışma biçimiyle tanışmıştır.Literatürde Kiralama olarak adlandırılan yöntem ile Redevans sözcüğü bire bir örtüşmektedir.Fransızca kökenli olan Redevans deyimi, hiç de hoş olmayan feodal döneme ait Haraç anlamında kullanılmıştır.
Havzada Redevans Saha İşletmeciliği, taraflar nezdinde çok tartışmalara yol açmıştır.Başbakanlığın 1991/47 Esas,1991/63 Sayılı istişari görüş istemine ilişkin Danıştay Birinci Dairesinin 1991/47 Esas ve 1991/63 Sayılı ve aynı Dairenin 2002/37 Esas sayılı ve 2002/62 Sayılı Kararlarında Taşkömürünün Redevans sözleşmesiyle işlettirilip işlettirilemeyeceği konuları açıklığa kavuşturulmuştur.Yargı kararlarında uygulamanın Hukuka aykırılığı kesinlikle belirtildiği halde,redevans işletmeciliği devam ettirilmiştir.
Her iki Yargı Kararında da..Bakanlar Kurulu Kararıyla tespit edilen Taşkömürü Havzası sınırları içinde kalan alanda bulunan taşkömürünün Türkiye Taşkömürü Kurumunca redevans sözleşmesiyle işlettirilemeyeceği akdedilmiş olan redevans sözleşmelerinin feshi halinde tazminat hususunda ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların sözleşme hükümlerine göre çözümlenebileceği,Kuruma havzada bulunan taşkömürünün çıkarılması ve işletilmesi yönünden kendi özel mevzuatına ilişkin kuralların,taşkömürü dışındaki diğer madenler yönünden ise Maden Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna varılarak
.oybirliğiyle karar verildi.denilmektedir.
TTK Genel Müdürlüğünce ekonomik görülmeyen rezervlerin değerlendirilmesi amaçlı uygulama, 1990 yılında Maden Kanununun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 32.maddesinde değişiklik yapılarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine bağlı kılınmıştır.Bir şekilde Redevans Yöntemiyle yürütülen çalışmalara yasal kılıf getirilmiştir.
Uygulama 3213 Sayılı Yasayı değiştiren 5177 Sayılı Yasanın 23 maddesi ile yasal dayanak tamamlanmıştır.Konuya açıklık getirilmesi bakımından madde hükmünü irdelediğimizde TTK Genel Müdürlüğünün işletme sınırları Bakanlar Kurulu Kararıyla belirleneceği, taşkömürünü işletmeye ve hukuku uhdesinde kalmak şartıyla işlettirmeye yetkili olacağı hükme bağlanmıştır.Bu hüküm Redevans Yöntemiyle yürütülen İşletme biçiminin adı geçmeden tanımı olmuştur,diyebiliriz.Ayrıca Yasa hükmü TTK Genel Müdürlüğü Ana Statüsünü de değiştirmiş, taşkömürü çıkarılması konusunu Maden Yasası kapsamına almıştır.
Bugün için Havzada Zonguldak ve Bartın illeri sınırları içinde Redevans Yöntemiyle kömür rezervini gün ışığına çıkaran 20ye yakın işletme bulunmaktadır.İşverenlerin ilgili Bakanlıklara verdikleri bilgiye göre, bu işletmelerde yaklaşık 5 bine yakın işçi çalışmaktadır.
İşte 1989 yılından itibaren sürdürülen belirli sürede yasa kapsamı dışında, şimdi ise yasal dayanağa kavuşturulan Redevans yöntemiyle işletilen sahalar özelleştirmenin de bir başka biçimi olarak kabul edilecektir.
Bu Ocaklarda Genel Maden İşçileri Sendikasının örgütlenmesi Havzanın geçmişe dayalı Sendikalaşma hareketlerinin yeniden doğuşu olarak görülecektir. Sendikanın gecikmeli de olsa zaman içinde çabalarının Sendikanın Yeni Yönetim ile olgunlaştığı,Hukuki Sürecin başarıyla götürülmesi önemli aşamadır.
Özel maden Ocaklarında ilk çalışma 2010 yılında başlatıldı. Üzülmezde 316 işçi çalışan STAR Ltd. Şti.nin sahasında 241 sendikalı işçi adına Bakanlıkça verilen 30.Mart.2010 tarihli TİS Yetki Belgesi bu çalışmanın göstergesi olmuştur. Yetki Belgesine karşı işveren itirazlarının işkolu yönünden Ankara ve yetki yönünden de Zonguldak İş Mahkemelerince Reddedilmesi (Hukuki süreç devam ediyor),Kandilli ve Amasrada da HEMA Holding işyerlerinde yürütülen sendikal çalışmaların etkin bir biçimde sürdürülmesi kamu oyunca takdir edilmektedir.Şimdi sıra 6 bin işi çalıştıracak SOMA Kömür İşletmeleri AŞ işyerinde
Bu çalışmaların işverenlerce de kabulü, Anayasal Haklar açısından önemli adım olacaktır.
Maden işçilerini kutluyor. Genel Maden İşçileri Sendikası Yeni Yönetiminin ise anlayış ve çabalarının Zonguldak Geleceğinde katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu çabalar Zonguldak İlini, emekli ve göç veren kent olmaktan kurtaracaktır.
Sevgiyle, Sağlıklı Kalınız.