Sorun bakalım kuzu çiçeği yemişse geriye ne kaldı?
Gökyüzünden yanıt: Venceremos!
Önce harfleri getirdiler…
Küfe dolusu harfleri sokağın ortasına döktüler, sağa sola dağıttılar.
Sonra çocuklar koştular geldiler, güle oynaya! Sokakta gitar çalan adamın etrafını sardılar.
Beraber şarkılar söylediler. Sevinçli ve hüzünlü sesler gökyüzüne dağıldı…Gülümsüyorlardı!
Gökyüzüne bakın, acaba kuzu çiçeği yedi mi?
Diktatörlere karşı en etkili mücadele yolu müzik, tiyatro, ses, söz, yazı ve sanattır ve hayattır.
Hakimler hayatı zindana çevirenleri, tel örgülerle çevirenleri yargılar mı?
Mahkemeler sesi, sözü olanları öldürenleri yargılar mı?
Yargıçlar yargılar, savcılar suçlar. İşleri bu mudur?
Hiçbir yargıç, hiçbir mahkeme aradığı gerçekleri sanki hiç yaşanmamış gibi geri veremez.
Hayatı neden geri veremezler?
Hayata düşman olanlar; kendilerine muhalif olan düşman bellediklerini, aydınlardan nefret edenler ise aydınları yargılayın demişti yargıçlara…Onlar da öyle yaptı, düşünmediler bile!
Ne kadar memleket seven varsa, kim doğruluktan yana, kim doğruysa, şiir yazan ne kadar şair varsa, romanlarında insanı anlatan edebiyatçıları, yaşamı olanları, insanları sevenleri “yargılayın” dedi diktatörler.
Dünyanın yargıçları bir araya geldi, söz dinlediler, yargıladılar.
Hukuku önce değiştirdiler, sonra kanunlarını yaptılar, ardından yargıladılar. İnsanları toplama kamplarında, darağaçlarında “öldürün” kararlarını yazdılar, imzaladılar. Kazma kürek oldular, mezarlar kazdılar. Toplu mezarlarda insanların gömülmesini hukuka uygun kılmak için kararlar yazdılar. Yargılamanın değil, siyasetin uygulayıcısı oldular. Kasaplar gibi kararlar yazarak çengellerine asan yargıçları yıllar sonra başka yargıçlar yargıladı.
Bütün bu olup bitenler olup biterken, kimsenin fark etmediği zamanlarda ölenler, öldü. Öldürülenlerin adları mezar taşlarına yazıldı. Yargılayanlar sessiz sedasız tarihe gömüldü. Lakin tarih; mezar yapıldı. Kim yaptı? Bilinenler var, bilinmeyenler var… O zamanlarda kazma kürek olan ve yargıda söz sahibi yargıçlar yaptıklarını biliyorlardı.
Yargılamanın hukuku, insanları yargılayan yargıçların kendi hayatlarıdır. Yargılama yaparken kendilerinin yargılandıklarını bilmezden gelmektedirler. Olanları geri getiremezler, olayların gerçekte ne olduğunu bulmakla oyalanırlar. Çok severler bu oyalanmayı, hüküm kurarlar. İşin en zevkli yanı olduğunu düşündükleri “hüküm kurmak” en yüksek kürsüden verdikleri bir ilahi emir gibi gelir önce. Sonra gelen kendi şaşkınlıkları ve unutmaktır yargılayanların yargısı…Bir gün verdikleri hükümle karşılaşacaklardır. O zaman bile yüzleşmeyi bilmezler. Onların işi bitmiştir, dönüp arkalarına bakmazlar.
Hükümle değiştirdikleri hayatlar ve insanlar geri gelmeyecektir.
Hukuk, insanlığa karşı suç işlemenin suç olduğunu bulup çıkaranların yitirilmiş hayatlarıdır.
Sonra kelimeleri getirdiler.
Küfe dolusu kelimeleri sokağın ortasında döktüler, sağa sola dağıttılar.
Kelimeler etrafa saçıldı. Hayat, insan, hukuk, hak, adalet, kanun, kitap, düzen, güven, yargı, suç, ceza, mahkeme, itham, savunma, karar, infaz, hüküm, vesaire, vesaire…
Harflerle, kelimelerin tam ortasında insanlar… Kuzu çiçeği yemedi mi?
Dünyanın ve Şili’nin unutulmaz sesi, tiyatrocu Victor Jara…
1976 yılıydı. Türkiye İşçi Partisi “Şili Halkıyla Dayanışma Gecesi” düzenledi. Türkiye İşçi Partisi Pinochet Cuntası’na karşı Şili halkıyla dayanışma gecelerinde konuk ettiği “Parra kardeşler ve P. Castillo” İstanbul ve İzmir’de konserler verdi. Ses verdiler, müzikleri vardı. Sözleri vardı, herkese söylenecek. Victor Jara’nın yapıtları ile Neruda’nın şiirlerini seslendirdiler. Ama aralarında Victor Yara yoktu…İstanbul ve İzmir konserlerinden sonra çalışma izinleri olmadığı gerekçesiyle sınır dışı edildiler. TİP Genel Başkanı Behice Boran: "3 sanatçıyı sınır dışı eden Milliyetçi Cephe iktidarı, faşist Şili cuntasıyla iş birliğini ortaya koydu" demişti.
Victor Lidio Jara Martinez, 23 Eylül 1932’de yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
Şili'de General Augusto Pinochet'nin seçimle işbaşına gelmiş Salvador Allende’nin hükümetini devirdiği 1973 yılının 13 Eylül günü başkent hapishanelerde yer kalmayınca “Halkın birliği” üyeleri Santiago'daki stadyuma dolduruldu. Aralarında Viktor Jara’da vardı. Stadyuma girer girmez gitarını eline alarak “Unitad Popular” cephesinin şarkısı olan “Kazanacağız (Venceremos)” şarkısını söylemeye başladı.
Stadyumda gitar çaldıkça etrafını doldurdular. Derhal gitar çalanın susturulması emri verildi ve…
Dünya, Jara’nın son anlarını, Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev’den öğrendi: “Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar”.[i]
16 Eylül 1973… Santiago'daki stadyum…
Parmaklarını kırdılar, ellerini kestiler, stadyumun tellerine astılar, işkence ettiler, öldürdüler!
Öldüremediler…Şili halkı ve halklar her protestosunda onu anıyor…
“Kazanacağız” (Venceremos)! Salvador Allende’nin seçim şarkısıydı, halkın müziği sesi, sözü oldu
Aralık 2004’te, Jara’nın ölümünden 31 yıl sonra yargıç Juan Carlos Urrita, stadyumdaki en yüksek rütbeli subay olan ve oranın idaresinden ve ölümlerden sorumlu gördüğü emekli subay Mario Manriquez Bravo hakkında dava açtı. 2012’de sekiz emekli asker hakkında bir toplu dava açıldı. Bu askerler tutuklandılar. Emekli sekiz askere 15’er yıl hapis cezası verildi. Tutuklananlar ve yargılananlar arasında stadyuma götürülenlerin gözaltına alınması kararını veren askeri savcı da vardı.[ii]
Şili’de Jara soruşturmasını yürüten yargıç 2012’de subay Pedro Barrientos hakkında uluslararası tutuklama emri çıkartmış fakat ABD emri yerine getirmemiştir. 2009 yılında mezarı açıldı. 2015 yılında ABD'de bir yargıç, daha sonra ABD vatandaşı olan Şilili eski subay Pedro Barrientos’un sanatçı Victor Jara'ya işkence yapmak ve yargısız infazla öldürmek suçlamalarıyla yargılanmasına karar verdi[iii]. Pedro Pablo Barrientos Nune, Jara’nın ailesine 28 milyon dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi.
Yargıçlar sokak ortasında gitar çalan Viktor Jara’yı dinlemeye gitmediler.
Sonra cümleleri getirdiler.
Küfe dolusu cümleleri sokağın ortasında döktüler, sağa sola dağıttılar.
Sokak ortasında dağınık duran, okunaklı ve dokunaklı cümleler…
İşkence suçtur. Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz. Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Hakkında hüküm kesinleşinceye kadar herkes masumdur. Kanunsuz ceza olmaz…Vesaire, vesaire, vesaire…
Yanıtı olmayan sorular, harfler, kelimeler ve cümleler …
“Kimi zaman da şöyle geçiyor aklımdan: “İnsan Bazen dalgın olabilir, bir sefer bile yeter, iş işten geçer! Bir akşam ya cam fanusu unutmuştur ya da kuzu geceleyin sessizce kaçmıştır…” O zaman tüm çıngıraklar gözyaşına dönüşüyorlar!...
İşte bu, büyük bir sır perdesi. Küçük Prensi seven sizler için, tıpkı benim için olduğu gibi, eğer bir yerlerde, neresidir bilinmez, tanımadığımız bir kuzu bir gülü yediyse, ya da yemediyse, evren bir daha asla eskisi gibi olamaz…
Gökyüzüne bakın. Şu soruyu sorun kendinize: “Kuzu çiçeği yedi mi, yemedi mi?” Göreceksiniz her şey nasıl da değişecek…
Ve bunun ne kadar önemli olduğunu hiçbir yetişkin asla anlamayacak!”[iv]
Çocuklar gittiler. Kuzu çiçeği yedi mi diye soruyorlar! Gökyüzüne bakıyorlar!
Kuzu çiçeği yedi mi yemedi mi?
Harfleri, kelimeleri, cümleleri topladım. Küfelerine geri doldurdum…
Müzik, ses ve sözler durdu. Her şey toplandı, sokağı süpürdüm.
Sırtımda küfeler, geriye dönüp baktım.
Harflerden, kelimelerden ve cümlelerden geriye ne kaldı?
Victor Jara’nın stadyumun tellerine asılı kalmış elleri…
Bana Victor Jara’yı geri verebilir misiniz?
[i] 15.06.2016 Cumhuriyet
[ii] Prof.Dr. Turgut Turhan. “Şilili bir devrimci müzisyen: Viktor Jara” 23.09.2020 Kıbrıs Gazetesi https://www.kibrisgazetesi.com/silili-bir-devrimci-muzisyen-victor-jara-makale,12359.html
[iii] 17 Nisan 2015 Bianet
[iv] Küçük Prens. Epsilon yay. Ekim 2015. Türkçesi Yiğit Bener Sayfa 109-110