Birleşmiş Milletler 1976 yılında aldığı bir Kararla 1981 Yılını Engelliler Yılı olarak ilan etti. Ülkemizde de tüm illerde olduğu gibi Zonguldakta Komisyonlar kuruldu.Engelliler ile ilgili yıl boyunca Karabük-Safranbolu-Bartın-Devrek-Çaycuma-Kdz.Ereğli ilçelerini de kapsayan bir dizi etkinlikler düzenlendi.Daha sonra Engelliler ile ilgili sorunlar Engelliler Haftası sürecinde belirlenmeye ve çözüm arayışları üretilmeye çalışıldı.
Engellilerle ilgili 1992 yılında Birleşmiş Milletler bir başka Kararıyla 3.Aralık Gününü Uluslararası Engelliler Günü olarak kabul etti.Böylece 3.Aralık Dünya Engelliler Günü tüm Dünyada ve Ülkemizde bu yıl da Engelli Hakları tekrarlanarak,kişilerin farklılığına saygı gösterilmesi ve kabul edilmeleri gerektiği konuları vurgulandı.
Engelli Kişilerin Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme hükümlerini belirtmeden Dünya Nüfusunun yüzde 10u, yani 650 milyon kişinin özürlü olduğu günümüzde 10.Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin bazı hükümlerinin hatırlanması yerinde olacaktır.Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10.12.1948 tarih ve
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin Önsözünde İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu bildirgeyi her zam an göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla, bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Bildirisi
der.
30 maddeden ibaret Beyannamenin Birinci maddesi Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
Çalışma Hayatına ilişkin konularla ilgili 23.maddesi ise;
Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı Korunma Hakkı vardır.
-Herkesin herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
-Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
-Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.hükümlerini getirmiştir.
Aşağıda sunacağım bir anı ile ilgili Beyannamenin 26.maddesi de eğitim ve öğretim hakkını getirmiş, herkesin eğitim hakkına sahip olduğunu,eğitimin insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlükleri saygıyı güçlendirmeye yönelik olmasını istemektedir.
Engelli Kişilerin Haklarına Dair Uluslararası Sözleşmenin genel ilkeleri;
-Kişinin doğuştan gelen onuru kendi seçimlerini yapma özgürlüğü dahil olmak üzere bireysel özerkliği ve kişilerin bağımsızlığına saygı gösterilmesi,
-Ayrımcılık yapılmaması,
-Topluma tam ve etkin bir biçimde katılım ve dahil olma ,
-İnsani çeşitlilik ve insanlık çerçevesinde engelli kişilerin farklılığına saygı gösterilmesi ve kabul edilmeleri,
-Fırsat eşitliği,
-Erişebilirlik
-Erkek ve kadınlar arasında eşitlik,
-Engelli çocukların gelişme kapasitesine saygı gösterilmesi ve engelli çocukların kimliklerini koruma hakkına saygı gösterilmesi . dir.
Tüm Uluslararası Sözleşme hükümlerinin yanı sıra Anayasanın aşağıda sunulacak birden çok hükmünde de kişilerin temel hak ve hürriyetleri sayılmış, ödevleri öngörülmüştür.
Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.
Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.
Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak,çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet sakatların korunmaları ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Bireysel İş Yasalarında da engelliler ile hükümler birçok değişikliklerle bugüne kadar yenileştirilerek
korunmuştur.4857 Sayılı İş Yasasının 30.maddesinde İşverenler elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü,kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü
..işçiyi meslek beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.denilmektedir.Diğer Yasalar , İş Yasasındaki Madde hükmü ve Yönetmelikler ile ilgili inceleme ve eleştirilerimiz ayrıca yapılacaktır.
Bir gün çalışma arkadaşlarımdan Hüseyin TEMEK,Benimle görüşmek isteyen bir anne ile görme özürlü bir çocuğun dışarıda beklediğini,Çocuğun Okula gitmek istediğini ancak kabul edilmediği için Müdürlüğümüze başvurmak istediklerini özetle söyledi.
Sorun Milli Eğitim Müdürlüğünün konusu olduğu halde,anne ve oğlunun bizim Müdürlüğümüze başvurmalarının nedenini öğrenmek gerekiyordu.Öyle olmasa dahi, bu kişileri Bölge Müdürlüğümüze yönlendirenlerin bir amacı olsa gerekti.
Adlarını daha sonra öğrendiğim Nigar ve Adem İZGÜ tam Anadolu insanları idi..Adem İZGÜ 11 yaşında iken bir kaza sonucu gözlerini kaybetmiş.İki gözü de görmüyordu.İlk okuldan sonra orta öğretim için 1982 yılında değişik görme özürlü eğitim yapan okullara başvurmuş.15 yaşını bitirdiği için kabul edilmemişti.1981 Engelliler Yılındaki çalışmalarımızı bir yerlerden öğrenmişler.Bu nedenle, bir Görme Engelliler Okuluna kaydedilmesine yardımcı olabileceğimizi düşünerek ilgilenmemizi istediler.
Adem İZGİ,15 yaşını bitirmiş çocuk olmasına karşın onurlu ve hak arama konusunda kararlı yetişkinlere taş çıkaran bireydi.Konuyla ilgili mevzuat,15 yaşını bitirmiş çocukların yatılı Görme Engelli Okullarda öğrenim yapmasına izin vermiyordu.Ama Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde yapılan görüşmeler sonucu sorunu aştık.O tarihteki Engelliler ile ilgili Genel Müdürlük konuyla ilgilendi.Şimdiki unvanı Mithat GENÇ olan Ankara-Beşevler Görme Engelliler Okuluna kayıt yapıldı.Yatılı olarak okuyan Adem İZGİ Zonguldak Atatürk Lisesinde lise öğrenimini tamamladı.Üniversite sınavlarına girdi.Sınav sonucu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı.
O tarihte Vali Saim Çoturun,öğrencinin başarısını kutlarken mutluluğunu ifade edemem.Vakıftan her ay burs verilmesini sağladılar.Sayın Valime buradan teşekkür ve saygılarımı sunuyorum.
Ayrıca Bölge Müdürlüğümüz çalışanları Adem İZGİ ile çok yakından ilgilendiler.Her zaman takdirle andığım çalışma arkadaşım Işık TOK,Zonguldak esnafına Adem İZGİnin başarısını anlattı.O günlerin değerli insanları Adem İZGİye yardımcı oldular,Ademi Ankaraya gönderebildik.Adem İZGİ,Üniversite yıllarında da başarılı oldu,dört yılda okulunu bitirdi.Stajını yaptı.Avukat oldu.Adem İZGİ İstanbulda önce TGRTde santralde telefonlara baktı.Ama Onun için mücadele hiç bitmedi.Şimdi İstanbul Barosuna kayıtlı, KPS Sınavı sonucu Hazine Avukatı olarak çalışmaya başladı.Adem İZGİ durumunda olan yılmadan, yorulmadan hak arayanları buradan kutluyorum.
Sonuç olarak Engelliler ile ilgili istatistiki rakamlara bakıldığında Ülkemizde engelli sayısı 2004 yılında 8 milyon 431 bin 937 olarak belirtilir iken 2008 yılında 1 milyon 673 550 olarak açıklanmıştır.Sanırım bu çelişkili rakamlardan sonra Ülkemizde engelli sayısı azalıyor demek istiyor insan.Bu sayısal değişiklik 2006 yılında Engellilerle ilgili Rapora ilişkin Yönetmelik hükümleri değişince engelli sayısı da kısa süreçte yok oluverdi.
TBMMde insan odaklı Engellilerin eşit vatandaşlık ve onur hakkını güvenceye alacak Yasa çalışmaları başlatıldı.CHP İstanbul Milletvekili Şafak PAVEY Engelli Hakları konusunda görüşlerini açıklar iken Ülkemizin en sessiz çoğunluğundan aileleriyle birlikte 30 milyon insandan söz ediyorum.Hepimizi onlara karşı işlediğimiz hilelerden ve insanlık suçundan vazgeçmeye davet ediyorum.İnsan Hakları Yasasını kevgire çevirmeden çıkaralım.diyor.
Evet..Hiç zaman kaybetmeden,Uluslararası Sözleşmeleri imzalayan bir Ülke sorumluluğunda gerekli Yasal düzenlemeleri yapalım.Uygulamada da ruhlarımızı arındırmak adına acıma duygularını bir tarafa bırakıp,engelli kişilerin farklılığına saygı gösterelim.Sahip çıkalım.
Sevgiyle, Sağlıklı Kalınız.