Çalışmaktan Kaçınma Hakkı 4857 Sayılı İş Yasası'nın 34. ve 83.madde olmak üzere iki farklı madde ve farklı amaçlarla, 31 yıl yürürlükte kalan 1475 Sayılı İş Yasası'nda yer almayan  haklar varlığından biri olarak bir takım sınırlamalarla hükme bağlanmıştır.

 

Mücbir bir sebep olmaksızın işçinin ücretinin süresinde ödenmemesi veya İşyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği yönünde 'yakın, acil ve hayati' bir tehlike olması durumlarında aşağıda ifade etmeye çalışacağımız koşullar yerine geldiğinde, işçinin Çalışmaktan Kaçınma Hakkı doğabilecektir.

Son günlerde Bölgemizde kurulu birçok işyerinde özellikle taşeron firmalarda işçilerin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle işi bırakma eylemi içinde olduklarını gözlemliyoruz.

Bu durumda işçiler hangi yollara başvurmalıdır? Hakları nedir ?

 4857 Sayılı İş Yasası'nın 34.maddesinin 1.fıkrasına göre, iş görmekten kaçınma hakkının doğabilmesinin ilk koşulu işverenin ödeme gününden itibaren mücbir bir nedenle, yirmi gün içinde işçilerin ücretlerini tamamen veya kısmen ödememiş olmasıdır. Böylece iyi niyetli bir işverenin kısa bir süre ödeme zorluğu içinde olması durumlarında işçilere işi bırakma eylemi içinde olmamaları,bu yöntemle ortaya çıkacak olumsuzlukların önüne geçilmek istenilmiştir.

 

Yine aynı fıkranın ikinci cümlesinde  ….kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri, sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. denilmektedir.

Madde hükmünün son fıkrasında da işçilerin iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemeyeceği ve yerine yeni işçi alınamayacağı ve bu işlerin başkalarına yaptırılamayacağını öngörmektedir.Çalışmaktan Kaçınma Hakkının kullanıldığı süreler için ücretin ödenmesine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

İşçilerin iş sözleşmesini ayakta tutmak ve işverenleri İş Sağlı ve Güvenliği önlemleri almaya zorlamak amaçlı Çalışmaktan Kaçınma Hakkını sağlayan ikinci Yasa hükmü 4857 Sayılı Yasa'nın 83.maddesidir.

İşçinin Hakları başlıklı 83.maddenin 1.fıkrasında İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak veya vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın,acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçi,iş sağlığı ve güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir.Kurul aynı gün acilen toplanarak kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder.Karar işçiye yazılı olarak bildirilir.

 

3.fıkrasında Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi,gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar Çalışmaktan Kaçınabilir.denilmektedir.

 

Yasa Koyucu, İş Sağlığı ve Güvenliği sorunlarının işçi için 'yakın,acil ve hayati' tehlike göstermesi durumunda işçinin çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabileceğini getirmiştir.Oysa işçi için işyerlerinde çalışma süreci içinde yaşamsal tehlikenin de olabileceği söz konusudur.Meslek hastalıklarına neden olan olumsuzluklar düşünülmemiş bulunmaktadır.Başka bir anlatımla işçi çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilmesi için tehlikenin 'YAKIN,ACİL VE HAYATİ olgularının bir arada olması gerekmektedir.

  

Örneğin Bölgemizle ilgili Zonguldak Maden Havzasında yer altında – 500'lerde çalışan maden işçileri için kömür tozunun getirdiği pnömokonyoz ve silikoz gibi diğer sektörlerde  uzun vadede tehlike yaratacak mesleki risklerde de bu hükmün uygulanabilirliğinin sağlanması gerekirdi, diye düşünüyorum.    

Yine İşçinin bu hakkını kullanabilmesi için İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu tarafından yakın,acil ve hayati tehlikenin varlığı  yönünde karar alınması, aksi halde işçinin mazeretsiz işyerine gitmeme, haksız nedenlerle iş sözleşmesini feshetme gibi bir durumla karşı karşıya kalması söz konusu olacaktır İşçinin ileri sürdüğü  yakın, acil ve hayati tehlike yönünde Kurulca Karar alınması durumunda, işçi işverene karşı iş yapma edimini yerine getirmekten   kaçınabilir.

 

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurulu olmayan işyerlerinde ise işçiler'yakın acil ve hayati 'tehlike durumunu   işveren veya işveren vekiline bildireceklerdir. İşçinin işveren veya işveren vekiline yazılı olarak başvurması ve yazılı olarak kendisine sonucun bildirilmesini istemesi gerekir.İşveren veya işveren vekili  işçi başvurusuna  yazılı olarak cevap vermek zorundadır.

 

Uygulamada işyerlerinde Yasa'nın yerine getirilmesi zorunlu hükümlerden adeta kaçma anlamında 50 ve daha fazla işçi çalıştırılmayan yani İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu olmayan işyerlerinde işçilere 83.maddenin sağladığı Çalışmaktan Kaçınma Hakkı'nın nasıl uygulanacağı konusunda açık hüküm bulunmamaktadır.

İşçinin iş görmekten kaçınma hakkını kullanabilmesi için Kurulun 'yakın, acil ve hayati' tehlike arz eden tehlikeyi belirlemesi ve bu yolda karar vermesi gerektiğini Yasa öngörüyor.Söz konusu Yasal Prosedür Kurulu olmayan işyerlerinde nasıl işletilecektir.? İşsizliğin büyük boyutlarda olduğu Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği sorunlarını dile getirmenin çok kolay olmayacağını kabul etmek gerekir.

 

Kurulu olmayan işyerleri işçilerinin gerek İş Yasaları,  gerekse Borçlar Kanununun 325.maddesinin getirdiği haklarını kullanır iken Yargı organları nezdinde çok yorulacağı görülmektedir.

 

İş Sağlığı ve Güvenliği konularını düzenleyen  83. maddenin 5.fıkrasında da İş Sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin alınmadığı işyerlerinde işçiler altı iş günü içinde,bu Kanununun 24 üncü maddesinin I numaralı bendine uygun olarak belirli veya belirsiz süreli hizmet akitlerini derhal feshedebilir. hüküm olunmuştur.

Bu hükme göre işçinin iş sözleşmesini fesih hakkının doğabilmesi  iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması yeterli olmayacak,tehlikenin  'yakın, acil ve hayati' bir tehlike olması, işçinin başvurusu üzerine Kurul tarafından bu yönde karar verilmesi ve işverenin gerekli tedbirleri almaması koşullarına bağlı tutulmuştur.

İşçinin madde hükmünün getirdiği  yasal prosedürün gerçekleşmemesi durumunda 4857 Sayılı İş Yasasının 24 .maddesinin I numaralı bendinin sağladığı fesih hakkını kullanamayacağı sonucuna varılmaktadır.Oysa 24.maddenin II.Bendinin f fıkrası işçiye, çalışma şartları uygulanmaz ise işçiye derhal fesih hakkını kullanabileceğini öngörmektedir.

 

Bize göre 4857 Sayılı İş Yasasının 24.maddesinin II bendinin f fıkrasının uygulanma olanağı her zaman mümkündür.İncelemeye çalıştığımız 83. maddenin sağladığı İş Sağlığı ve güvenliği nedenleriyle koşullu iş sözleşmesini fesih hakkının tanınması işçiyi korumasız bırakmaktadır.Bir başka anlatımla hakkaniyet ilkelerine de aykırı düşmektedir.

 

İşçinin Yasadan doğan tazminat hakları dahi tartışmaya neden olacak ,İş Sözleşmesini feshetme hakkını 6 işgünü içinde ve yukarıda belirtilen prosedür geçmeden kullanamayacaktır.6 iş günlük süre Hak Düşümü süresidir.

İşyerinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili önlemler alınmadığı sürece işçiler işe başlamayacaklardır.Tehlike ile ilgili önlemler alınması durumunda işçinin çalışması gerekmektedir.    

İşçi çalışmadığı günlere ilişkin ücret ve diğer haklarını alacaktır.Yasa koyucu madde hükmü içinde, yaptırımı da beraberinde getirmiştir.

Ayrıca madde hükmüne göre,işyerinde işin Durdurulması veya işyerinin Kapatılması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.Yani işyeri faaliyeti durdurulmuş ve kapatılmış olması nedeniyle işçi esasen çalışmadığından 4857 Sayılı Yasa'nın 83.maddesinin getirdiği Çalışmaktan Kaçınma Hakkı veya iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesi mümkün olamayacaktır.

Sonuç olarak işçinin Yasanın öngördüğü iki madde ile Çalışmaktan Kaçınma Hakkı'nın doğabilmesi için istenilen koşulların oluşması gerekmektedir.İşçilerin İş Sözleşmelerini ayakta tutmak amaç olmalıdır.Uyuşmazlıklarda her zaman olduğu gibi işçinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüklerine ve Yargı Organlarına başvurma hakları saklıdır.    

 

Sevgiyle, Sağlıklı Kalınız.

 

 

[email protected]