Hey bekçi.

Gördün mü benim sevdiğimi?

Hey gardaş.

Gördün mü salınarak geçen sevdalığımı?

Hey hey sen!

Peki sen gördüm mü benim “dünyam” dediğimi.

Ya sen?

Ya öteki.

Ya öbürkü.

Şunlar-bunlar gördü mü ki?

Of …of… offfffff!

Gören yok mu?

Bilen de mi yok?

 

**

 

Bak nasıl anlatıyorum.

Seni sana anlatarak vurgulamalar arasında senin o sana göre özel dünyanın gizemlerindeki  gerçekleri kulağının bir kenarına küpe olması amacıyla hatırlatıyorum.

Ara dur.

Sor dur.

Belki bulursun.

O çoktan gitti.

Pardon.

Ya zaten gidik idi.

Biliyordun.

Tahmin ediyordun.

Teoriler üreterek sabır ölçmelerinde bile bulunuyordun.

Konduramadıkların hep doğruydu.

Hepsi yaşanıyor ve sen bu profesyonellikte boşu boşuna ayak bacak diriyordun.

Of çek bakalım şimdi.

Geyik ofu olsun.

Geyik geyik çığlık atsın.

**

Bu işin sonu yok.

Olsa bile bu durumdan sen üzülürsün.

Sen i dans ettirir.

Sırtını dönmeden bile çakar geyiğin çatallarını.

Batar.

Battıkça kusarsın.

Ve nihayetinde sabır mabır kalmaz.

Tüketirsin.

**

Kabullen artık.

Sen ihanetin rüzgarında çalkalanıyorsun.

Sandal her yerden delinmiş.

Gelen geçen vurur olmuş.

Öyle ya.

Bu iş böyle.

Profesyonellik.

**

Dünyan darmadağın.

Alışkanlık yapmış.

Koşuyor meçhule.

Koştukça da daha çok heyecan duyuyor.

Bir gün o zeka dolu beyninin çöküş fırtınalarına tutulacağını da tahmin edemiyor.

Edemedikçe de, seni kullanmayı sürdürüyor.

Bitir!

Tüket i içinde ki o büyük sevgiyi.

Muhatabı değmez buna.

O dünya değil.

Yalan dünyanın ta kendisi.

Anla artık bunu.

Hani uçmuştu ya hani kuşlar.

Bırak gitsin.

Başkalarının canını yakarak kendini tüketsin.

Tüketsin.

Tükendikçe de, bitmek bilmez yalanlarıyla baş başa kalsın.