‘Kalemşörler‘  kelimesinin iki farklı anlamını açıklayarak başlamak istiyorum yazıma 

 

Birinci tip kalemşörler;

 

“Bir silahşörun silahını kullandığı ustalıkta kalemini kullanan insanlardır. Ancak günümüzde, bir grubun ya da kişinin savunuculuğunu kalemini kullanarak yapan kişiler için de kullanılır

 

Yaygın Medya’da olduğu  gibi, yerel medyada bu tip insanların sayısı yüzde 90’ dır.

 

İkinci tip kalemşörler;

 

“Bir yazar için kalemini kılıcın keskinlik ve ustalığıyla kullanması... Kalem ustası

 

Bu sınıfa giren yazarlar ise Yaygın medya ve yine yerel medya’da yüzde 10 dur.

Bu tespitlerim kesinlikle yanılgı değildir. Gerek yaygın ve gerekse yerel basını düzenli takip edenler bu tespitlerimin doğru olduğunu bilirler.(Gazete okumayan, kulaktan dolma duyumlar ile hareket eden ve Medya’yı yerli yersiz eleştirenlerin dışında)

Ülkemizde o kadar olumlu veya olumsuz olaylar olurken birçok taraflı gazeteler veya kalemşörler bu olayları işlerine geldiği gibi verirler.

Peki, şehrimizde farklı mı?

Şehrimiz aslında Türkiye’nin basın anlamında bir mozaiğidir.

Bu anlamda Zonguldak’ta kalemşörler daha fazla desem inanır mısınız?

İşte size çok basit örnekler;

Ülke genelinde tepeden tırnağa kadar yüzde 50 li yüzde 70 lere varan ağır zamlar geliyor. Vatandaş inim inliyor, Vergiler aynı şekilde artıyor kimse’nin gıkı çıkmıyor.

Zaruret’ten doğan yüzde ve hatta 3-5 lik zamlarlar iktidar dışı belediyelerden geliyorsa Manşetlerde ‘ Suya, sabuna, ona, buna zam’ diye haber yapılırken, köşelerinde ise veryansın edilerek yapılan zam eleştirilir ve hatta öneriler getirilir, “zamlara bir açıklama getirilsin” diye

El insaf yani….

Ülkede yüzde 50 yada yüzde 70’lere varan zamlar makul karşılanarak yapılan zamların adına  ‘ düzenleme ‘ denilirken, iktidar ‘da olmayan belediyelerin yaptığı zamlar bu denli vicdansızca eleştirilmesi kalemşörlukten başka nedir?

Zamlar’ın hiç birisinin savunulur tarafı yok.

Ama kalemşörlüğün’ de savunulur hiçbir tarafı yok.

Bir taraf yakacak ‘ Oh ısındık’ diyecek, diğer bir taraf ‘ ucundan azıcık‘  diyecek…

Sonrasında da; Of yandık!...

İşte bu olmaz!

Gazeteci olmak demek, sadece işine geldiği konuları eleştirmek değil, yandaşlarını, davadaşlarını savunmak demek, olmamalı….

Gerçeği yazmak, doğruyu dile getirmek hepimizin ilkesi olmalıdır.

Tüm yazarların kalemini,  kılıcın keskinlik ve ustalığıyla kullanması dileğimle