Son günlerde Alaplı`da yaşanan gelişmeleri, Kemer`deki çalışma masasından hızlı ve yalın bir dille o kadar güzel anlatıyor ki Sevgili Eyüp Bektaş?
Ben de size farklı konularda, Fikri Nafiz Ayyıldız` ın kulaklarını çınlatarak bilgiçlik yapayım istedim:
***
Gazetecinin biri, Sina Dağı`nda karşılaştığı bir Bedevi`ye sorar:
"Sence lider kimdir?"
Bedevi:
"Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile soruna cevap verebilir miyim?" der.
Gazeteci; "Elbette, anlat öykünü" diye yanıtlar.
Bedevi anlatır:
"Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü`nde yol almaktadır.
Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır.
Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar.
Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır.
Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgârın oluşturduğu kum sağanağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadırın yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelerek:
"Efendi, canım çok acıyor; hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?" der?
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve:
"Peki, başını çadıra sokabilirsin" diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır:
"Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu anda çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım?"
Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de "peki" der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir? Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır:
"Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver..."
Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda artık kımıldayacak yer kalmamıştır.
Bu duruma, Bedevi`den önce deve tepki gösterir:
"Efendi, efendi! Bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, kendi başının çaresine baksan!"
***
"Lider kimdir?" demiştiniz; bu hikâyeyi örnek alarak cevap vereyim:
"Lider; devenin, başını dahi çadıra sokmasına izin vermeyen insandır."
Atatürk`ten sonraki lider olan İsmet İnönü? Köy Enstitüleri`ni kapatarak Cumhuriyet Devrimleri`nin kırsala uzanan kollarını kopardı?
Sonraki lider Menderes? Amerika`nın himayesinde dini, politik bir çalgı aleti olarak kullanma geleneğini başlattı?
Dini hurafelerden, siyasi vurgunculuklardan arınmış bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan İmam Hatip liselerinin görevini tam tersine çevirdi?
Sonraki lider Demirel? Bir ordu müdahalesiyle yıkılmış olan Menderes`ten de baskın çıktı: Tarikatlar üzerinden siyasi ikbal aramaktan çekinmedi?
Arada gelen ve çoğumuz tarafından Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider, Fethullah Gülen ile muhabbetli olmaktan bir fayda, bir sonuç bekledi?
Sakın unutmayalım ki arada, il il gezerken Kur`an`dan ayetler okuyarak halkı yanına çekmeye çalışan ve de "komünizme karşı iyi gelir" sanarak İmam Hatip sayısını artıran, "asmayalım da besleyelim mi"ci paşamız var?
Bütün bunlara paralel olarak tabii ki sonraki Amerika destekli Sayın lider Özal? Zaten muhibbin-i tarikat olduğunu gizlemeye gerek bile duymadı? Ama hiç utanılmadan, adı "2. Atatürk"e çıkarıldı?
Sonraki lider Erbakan döneminde? Tarikat şeyhleri, başbakanlık protokolünün liste başındaydılar?
Modern Türk Kadını imajını güçlü bir rüzgâr gibi arkasına ve oy portföyüne alıp Başbakan olan Çiller de hiç tereddütsüzce nabzını tarikatlara tutturdu?
Ecevit`li, Bahçeli`li, Yılmaz`lı hükümet ise tarikatların ve dipten gelen dalganın sırtını sıvazlamaya devam etti?
ÖZETLE:
Atatürk`ten sonra gelen bütün liderler, devenin çadıra girmesine izin verdiler.
İzin vermenin ötesinde teşvik de ettiler?
Biz de Bedevi`nin hikâyesini örnek alırsak? Ortaya şu sonuçlar çıkıyor:
1) Türkiye; 10 Kasım 1938`den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti gerçek anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 85 yıl geçirmiştir?
2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını, Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine "vurmak" üstüne kurulmuş stratejilerle yaparak palazlanmışlardır...
3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye`nin milli eğitim politikası "teokratik"leştirilmiştir ve teokratikleştirilmektedir?
4) 29 Ekim 1923`te gerçekleştirilen devrim, bile tam 85 yıl fasılasız süren bir Karşı-devrim`le tasfiyenin son aşamasına getirilmiştir?
SON SÖZ:
Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı kovalamaktadır?
"Deve" deyip geçmeyin... Kini çok derindir; sizi çadırın dışına atacak kadar?
***
Bir gün üç Arap ülkesi lideri bir uçakta gidiyorlarmış, bir tanesi diğerlerine hava atmak için demiş ki;
"Şimdi ben uçaktan bir çuval pirinç atsam halkım bana bir hafta dua eder"
Yanındaki lider söze karışmış:
"Ben bir çuval pirinç atsam halkım bana bir ay dua eder"
Üçüncü lider de:
"Ben bir çuval pirinç atsam halkım bana bir yıl boyunca dua eder" demiş.
Bütün bu konuşmaları duyan pilot dayanamamış:
"Ben şimdi sizin üçünüzü de aşağı atsam, bütün Arap dünyası bana ömürleri boyunca dua ederler
***
29 Mart`ta Alaplı Belediyesi`ne yeni bir lider seçmek için oy kullanacak olan Alaplı`yı seven değerli seçmenler? Size soruyorum:
Liderimiz kim olsun?
Yorumlar