Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Paris’teki çalışma ofisine düzenlenen silahlı saldırıda yalnız Fransa’nın değil karikatür ve mizah dünyasının da dört aydınlık ismi öldürüldü. Stephane Charbonnier, Jean Caburt, Gêorges Wolenovski ve Tiganous düşünceyi ifade özgürlüğünün, tıpkı temel hak ve özgürlükleri gibi, bireyin ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmaya çalıştılar insanlara. Charlie Hebdo’yu, bu haftalık mizah dergisini, dünyanın en tanınan mizah dergisi yapmayı başardılar, Ölüm tehditleri almalarına karşın belledikleri yoldan dönmediler. İnsanlığı uyandırmayı, düşündürmeyi, eleştirel aklı toplumlarına ve tüm halklara taşıyabilmekti amaçları. Karikatür sanatının eleştiri oklarını siyasete, bağnazlıklara, tabulara karşı yöneltmekten çekinmediler. Din ayrımcılığı yapmaksızın bütün din kurumlarını, aşırılıklarıyla ele alarak, mizahın içine soktular. Fransa’da onların çizgilerinden, ustalıkla kotardıkları ironi ve hicivlerinde cumhurbaşkanları, bakanlar, muhalefet partileri de kendilerini kurtaramadı. Yalnız Müslümanlığı değil başta Hıristiyanlık olmak üzere bütün dinlerin radikal yapılarını çizgileriyle eleştirdiler. İlginçtir ki ne ülkelerinde ne de diğer ülkelerde Hebdo’ya radikal dincilerden başka hiç kimse tehdit ve küfür diliyle yaklaşmadı. Tutumlarını kınayanlar, eleştirenler oldu elbette ama bunlar hep düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde kullanıldı. Kaldı ki Hebdo’da Müslüman ülkelerden çizerler de yer almaktaydı. Volter’leri, Jean Jac Russo’ları,Victor Hügo’ları  yetiştiren; 1789 devrimi ile özgürlükçü bir ruhun temellendiği bir ülkede düşünceyi ifadeye saygı büyüktür. Anımsayın ünlü düşün insanı, yazar Voltier’in sözlerini: “Söylediklerinle hemfikir değilim, ama bunu söyleyebilme hakkın için canımı veririm”

          

İşte yazarlar, çizerler, gazeteciler sanatçılar, aydınlar düşünceyi ifade hakkını böylesine kutsal görüyor ve sonuna dek savunuyorlar. Ödenen bedel canları pahasına olsa bile.

 

11 Ocak günü Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisi baskınında ölenleri anmak ve saldırıyı kınamak amacıyla görkemli bir tören gerçekleştirildi. Terör lânetlendi. Törene ve düzenlenen yürüyüşe çok sayıda ülkenin devlet ve hükümet başkanları da katıldı. Şöyle düşündüm. Orta Doğu’yu, Asya’yı, Afrika’yı çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye girişen günümüzün zenginler diye nitelenen ülkeleri, AB ve ABD değil midir? Vahşi kapitalizmin yılmaz savunucusu ve uygulayıcısı olan bu ülkelerin dillerine en yakışmayan sözcüktür demokrasi. Oysa hangi yoksul bölgeyi gözlerine kestirmişlerse oraya demokrasi götürmekten söz ederler. Arap Baharı büyük bir fiyaskoydu. Birinci ve İkinci Irak savaşları da öyle. Suriye devletini yıkmak amacıyla muhalifleri silahlandıran Özgür Suriye Ordusu adlı karmaşık yapıyı kendi elleriyle kuran, bölgede yol kesen, çoluk çocuk demeden önüne geleni öldüren, binlerce yıllık uygarlıkları yakıp yıkan çetelere destek verenler kimlerdi... Usulca büyütülen canavar şimdilerde çeşitli adlar altında tüm dünyada insanlığı tehdit ediyor. Bilimi, kültürü yok etmeye çalışıyor. İnsanlığa terör estiriyor. Halkların haber alma, bilgilenme kaynaklarını kurutmak için gazetecileri, yazarları, karikatüristleri hedef alıyor. İnsanlığın ışığını söndürmek, insanlığı karanlığa boğmak istiyor. Onun için Paris yürüyüşüne kapitalist dünyanın ünlü siyasetçilerinin katılmasını timsahın gözyaşları gibi değerlendirmek mümkün. Aslında Charlie Hebdo mizahını çizgileri ayrımcılığa, bağnaz milliyetçiliğe, bağnaz dinciliğe bir karşı koyuştur. Mizah dilleri, çizgileri, kapitalizmin çarklarında öğüten halkları içindir. Ezilen, sömürülen insanların açıktan söyleyemediklerini onlar adına karikatürize eder, onlar adına hicveder. Dünyaya yön verme kaygısındaki siyasi liderler, uluslararası sermaye patronları Paris caddelerini arşınlamalarını izlerken gülümsedim. Çünkü bu tablo Charlie Hebdo zekası ve kültüründen fışkıran bir ironiydi sanki. “Herhalde” dedim kendi kendime, Charbonnier, Wolinski, Cabu ve Tignaus bu tabloyu hınzırca gülerek keyifle izliyorlardır. Gezegenimize renk getirdiniz, insanların ufkunu açtınız, düşünceyi ifade özgürlüğünün simgesi oldunuz, insanlık sizi unutmayacak. Işıklar içinde olun.