Ben yoruldum gidiyorum
Kendi endişeni kendin seç
Gülten Akın’ı bir köşe yazısı çerçevesine sığdırmanın ne denli zor olduğunun farkındayım. Yine de onu anmak adına bir şeyler yazmak istedim. 2011’de 23. İstanbul Kitap Fuarı’nın onur konuğuydu Gülten Akın. TÜYAP, şair için bir onur kitabı hazırlattı, bu görevi üstlenen Araştırmacı Yazar Alpay Kabacalı onunla ilgili yazı ve söyleşileri titizlikle seçerek bu kitaba koydu, Gülten Akın’ı anlatan seçkiyi gözden geçirdim bir kez daha. Öncelikle kapaktaki başlık dikkatimi çekti:
“Şiirin Dilin Bilinci” kanımca Gülten Akın’ı tanımlayan en uygun sözcükler. Onur kitabında birbirinden güzel, duyarlı yazılar yer almış.
Zeynep Oral’ın 1988 yılında Milliyet Sanat için şairle yaptığı söyleşi ayrıca ilgimi çekti. O söyleşide Gülten Akın şimdilerde içinde yaşadığımız zor koşullara karşın sanatçının sorumluluğunu irdeler. Şöyle diyor bilge şair:
“Umudumu hiçbir zaman yitirmedim. Acılarıma yedirmedim. Acı varsa onu duymak başka, acıya yenik düşmek başka. Acıya yenik değiliz. Ne ben ne de şiirim.”
Büyük şairdi. Daha yaşanası bir dünya için dokudu dizelerini. Kadınların, çocukların şairi oldu. Ezilenlerin emekçilerin şairiydi. Doğa sevgisini eksik etmedi şiirlerinde. Halkın ve hakların yanında durdu. Ulusal, uluslararası ödülleri çok ama bencileyin en büyük başarısı yapıtlarının dünyanın birçok ülke diline çevrilmesiydi. Ne mutlu ona. Ve ne mutlu Türkiyeli okurlara ki onu tanıdık, şiirleriyle yoğrulduk, onunla gururlandık. Işıklar içinde ol Şiir Ana.
Yazıyı onun son şiirlerinden biri ile sonlayayım
“Beni Sorarsan”
Beni Sorarsan
Kış işte
Kalbin elem günleri geldi
Dünya evlere çekildi, içlere
Sarı yaseminle gül arasında
Dağların mor baharıyla
Sis arasında
Denizle göl arasında
Yanımda kediler, kuşlar
Fikrimden dolaşıyorum