Bir kriz ki derin mi derin!
Her evin ekonomisi daraldı.
Çoktan evdekilerin çorapları yamanmağa başlandı.
Sinemaya tiyatroya gidebilmek bayram sevinci gibi.
Bu aralar izlenebilenler anılarda kalacak!
Hamburger çocukları tencere yemekleriyle tanışır oldu.
2009 bu derin ekonomik krizin ağırlığında geçti.
Yeni yıl süslemeleri anlatıldığı gibi değildi!
Televizyondan İstanbul manzaralarına aldanmayın!
Hiçte öyle ışıltılı değildi caddeler!
Çam ağaçları yok satmadı.
Vitrinlerden hindi adeta kayboldu.
Mağazalar umduğunu bulamadı.
2010'a girerken burada da yerel siyaset gündemdeydi.
AK parti politikalarından yorulanların gözü döndü.
Arayıştaydı.
CHP mercek altındaydı.
CHP'nin kongresi yapıldı.
Tıpkı Ereğli de olduğu gibiydi!
Bir eş zamanlık  orada ve burada!
Sır gibi seçilen delegeler.
Değişim diye kongreye gelen adayı görmediler.
Belediye başkanlarını dinlemediler.
Yerel yöneticiler ile ilçe örgütü arasında uçurum vardı.
Mevcut başkanları yeniden seçtiler.
Yani Ereğli'de sayın Balcı.
Bura da sayın Duygulu.
Hem de 30 yılda dördüncü kez!
AKP'den yüz çevirenlerin umutları kırıldı.
CHP'de değişim yok!
Demokrasi yok!
Katılımcılık yok.
Bir görünmez duvarlar vardı.
Ötesine geçmek için Matrix olmak lazımdı!
Mücadele edenler duvarlara çarptı.
Umutlar kırıldı.
Arayışlar karardı.
Ne AKP'ye güveniliyor,
Ne de CHP umut vaat ediyordu.
Denenmiş partilerde cazip gelmiyordu.
Yani burası da orası gibi.
Bir duraklamadayız.
Tünelin karanlığında.
Çıkış nasıl olacak?
Değişime geçit yoksa?
Köklü değişim nasıl olacak?
Kökünden değiştirivermek!
Şöyle bir alt üst edivermek!
Dileğim odur ki yüzümüzü batıya dönerek:
Siz köklü değişimden ne anlıyorsunuz?
Siz değiştiniz mi?
Orada kimse var mı?