Yine bir seçimin arifesindeyiz.

Seçim; referandum.

"evet" ve" hayır" arasında tercihe gidiyoruz.

Sistem mi değişiyor?

Rejim mi değişiyor?

Anayasamı değişiyor?

Hangi anayasa?

İktidarıyla  ve muhalefetiyle  iki taraflı bir çırpınma!

Hangisi daha inandırıcı?

Kararsızız hala değil mi?

Çünkü Korkuyoruz.

Bu kelimeye taktım bu günlerde; bende korktuğum için.

Baktım; kelime ile ilgili en ferah cümleyi buldum.

“Uygar insan korkar”mış!

Korkarmıs..

Hem kendi deneyimlerimizden,

Hem de toplumsal  hafızada birikmiş deneyimlerin sonuçlarından

Bu sonuçlara bakarak olası sonuçlar üzerine fikir yürütebildiğimiz için.

Bizim kendi deneyimlerimiz.

Toplumsal hafızamız.

 o kadar bizi korkutan siyasal söylem-eylem-kandırmacalarla dolu ki!

****

***Olası

Korku yaradılıştan gelen bir duygu ;önlenemez.

 Belki de önlememek gerekir.

korku insanı daha dikkatli,  olmaya zorlayan bir duyguymuş.

Böylece insan tehlikelere karşı önlem almaya ve çevresine karşı saygılı olmaya özen gösterirmiş.

Biz hem korkağız.

Hem de korkutulmuş insanlarız.

 Korkutulmak ise yapaydır.

 Bir amaca yöneliktir.

Korkutulmanın içinde bir sinsilik, bir art niyet, hatta bir kötü niyet vardır. 

Korkutulmanın temelinde yalan vardır. 

Birileri, yalan söyleyerek, birilerini korkutur ve bundan bir çıkar sağlamaya veya korkuttuğu kişiyi kontrol altında tutmaya çalışır.

Bir uzman diyor ki; korkutmanın en çirkini, en zararlısı; yönetenlerin, yönetilenleri korkutmasıdır.

yönetenlerin, yönettikleri toplumu kandırarak, korkutarak sebep oldukları zararları, kötülükleri ölçebilmek mümkün değildir

Yönetenler, hemen her dönemde ve hemen her coğrafyada, toplumu kolay yönetmek için, iktidarlarını sürdürmek için yönettikleri toplumlara ya baskı uygulamışlar ya da bir ÖCÜ yaratarak onunla toplumu korkutmuşlardır..

. Olmayan bir öcüyü var göstermek veya var olan bir öcüyü olduğundan daha büyük göstermek bir ahlaki sorundur.

Tartışılması gereken konu, bu öcülerin ne kadar gerçek veya yapay oluşudur.

Tartışılması gereken konu, alınması gereken önlemlerin gerçekten alınıp alınmadığıdır.

Tartışılması gereken konu, toplumu aldatanlardan, topluma yalan söyleyenlerden nasıl hesap sorulacağıdır.

Yükümlülüğünün ve sorumluluğunun farkında olan, hakkını korumak için elini taşın altına sokan toplumlarda aldatılmanın ve korkutulmanın oranı çok düşükmüş.

Bu tür toplumlar, genellikle, demokrasiyi, çağdaşlığı özümsemiş ve belli bir refah düzeyini yakalamış toplumlarmış.

. Bunlarda aldanma en fazla bir seçim dönemini kapsarmış..

 Çünkü bu toplumlar, kendilerini aldatan, korkutan,yöneticileri zamanı geldiğinde alaşağı ederlermiş.

. Bizim demokrasi kurallarını hayata tam geçiremediğimiz ve kırk defa aldandığımız veya aldatıldığımız bir gerçektir.

Sonuç olarak şunu vurgulamak istiyorum.

Bilen insan

Korkarmıs.. Hem kendi deneyimlerimizden,

Hemde toplumsal  hafızada birikmiş deneyimlerin sonuçlarından

Bu sonuçlara bakarak olası sonuçlar üzerine fikir yürütebildiğimiz için.

Bizim kendi deneyimlerimiz.

Toplumsal hafızamız.

 o kadar bizi korkutan siyasal söylem-eylem-kandırmacalarla dolu ki!

. Bizim demokrasi kurallarını hayata tam geçiremediğimiz ve kırk defa aldandığımız veya aldatıldığımız bir gerçektir.

Sonuç olarak şunu vurgulamak istiyorum.

Bilen insan güçlüdür. Güçlü insan öcüden korkmaz.

Bizim uygar insanlardan geri kalır bir yanımızın olduğuna inanmıyorum.

 

İtiraf edelim.

Hem korkuyoruz.

Hem de çok korkutulduk.

Hepsi tarafından.

Yine de ben karar veriyorum.

Çünkü artık korkmuyorum!

Siz ne durumdasınız?

Evet mi ? Hayır mı?