Yaşam için söylenen sözler bir tek ak sayfaya sığar mı?
Yaşamlar hakkında hüküm kurmak ne kadar zordur, yaşam üzerine söz söylemek zordur.
Ama herkesin söyleyecek sözü olmalıdır, söylenmelidir.
Hakkınızdaki hükümle yaşamınız arasına ölüm girerse sadece söylenecek sözler kalır yarınlara…
Vicdan (conscienta) insanın neresindedir, yürekte mi? Adalet vicdanlarda mı?
Yargının yargılarında vicdan ne işe yarar?
Nasıl bir yargı vicdanıdır ki; sürekli sorular sorduruyor ve kendisine bir mazeret yaratıyor.
Kendini vicdanlı olduğuna inandırmış ve ona sığınmış yargının vicdanı sızlar mı? Sızlamıyor!
Yargının kimselerin göremediği, sadece kendisinin bildiği vicdanına, insan onuru ağır geliyor ve yargı; kendisin vicdani yükünü taşıyamıyor.
İnsan onurunu korumak hayatta en önemli eseriniz olsun… Böylece doğru ve düzgün yaşamış olursunuz, vicdanınız rahat olur, mazeretsiz…
"Adalete erişmek için ölmek” günlük hayatın estetiğindeki hukuk mudur?
Hukuk bu kadar acımasız olabilir mi? Adaletin gardiyanları var, onlar kimlerdir?
Bir dirhem hukuki estetikten yoksun ve yoksul günlük hayatımızın estetiğinde adaletin kapısında gardiyan bekleten "hukuk"; utançtır.
Ama kendisi yargılanırken bile; yargılamayı unutmuyor.
Yer, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi…
Davaya ve dosyaya esas No, 2013/126….
Davaya duruşma tarihi, 25.12.2013…
Duruşma tutanakları Segbis çözümleri sayfa 34 ve 35…
Yargılandığı mahkemeden yarınlara kalmış sözlerini söyleyen Avukat Ebru Timtik…
“Ben tarihe en azından kendi küçük yaşamımıza adımın tertemiz geçmesini isterim. Umuyorum ki öyle olur. Boyun eğdi, bak zoru görünce kaçtı şeklinde geçmesini istemem. O açıdan bizim tarihe karşı da halka karşı da verilmeyecek bir hesabımız yok. Ne bugün olduğu gibi tutsak ederek, Mahkeme karşısında ömrümüzle tehdit ettiğiniz zaman, ne de kişisel bir menfaat ya da parlak bir gelecek vaadedildiği zaman, bizim cevabımız değişmeyecektir. Tarih boyunca da böyle olmuştur.
Borç defterlerimiz, olmayan banka hesaplarımız buna kanıt. Biz, Marksist, Leninist’iz biz devrimciyiz, sosyalistiz, öyle büyük anlı şanlı isimlere gerek yok. Tarihte bir tek ak sayfaya sığar ömrümüz.”
“Madem bizi yargılama iddiasındasınız, bizim halkımızın değerleriyle yaşadığımızı, her türlü maddi ve manevi varlığımızı onlar için harcadığımızı, harcayacağımızı ve kullanacağımızı bilmelisiniz. Bizi hakkı yenenler vekil ettiler kendileri.
Şimdi bundan sonra bize yardım etsinler. Ne bir menfaat uğruna ne de bir tehdit karşısında boynumuz eğilmesin diye, ses versinler sesimize, boynumuz bükülmesin diye omzumuza yakın dursunlar, yakınımızda dursunlar.
Onlar bize bildikleri dillerde dualar etsinler, bütün bu süreç boyunca bildikleri dillerde ve inandıkları tanrıya, çünkü onların tanrısı her daim zulmün karşısındadır.
Halkın elleri, halkın yüreği, halkın nefesi, bütün bu süreç boyunca bize güç verdi. Bundan sonra da öyle olacak. (…) Siyasi suç ve siyasi suçlu kavramı izafi bir kavram. Her türden siyasi yargılama mutlaka yargılayanı mahkûm eder. Eğer bir kanun toplumun sosyolojik yapısına ters düşerse uygulamada zorluklar yaşanır ve ölü doğma dediğimiz bir terim vardır, ölü doğar.”
Tarihte bir tek ak sayfaya sığan ömründe, söyleyecek sözleri vardı, söylemeye gelmişti.
Yaşamları, söylenmiş sözleri unutmamak sorumluluktur, vicdandır.
Halil Cibran’ın “Ustanın Sesi” adlı eserindeki (Destek yayınları. 2017 / Aytunç Altındağ çevirisi) başlıksız bir şiiriyle araya giren ölüme inat Onu yaşatacak olan yarınlara kalmış sözlerini söylemeye gelmiş sayalım, yaşıyormuşçasına…
“Bir söz söylemeye geldim ve onu şimdi söyleyeceğim.
Ama eğer ölüm engellerse beni, o söylenecektir
Yarın tarafından, çünkü Yarın
Sonsuzluk'un kitabında hiçbir sır barındırmaz.
Yaşamaya geldim, Sevgi'nin görkeminde ve
Güzel'in ışıltısında
onlar ki yansımalarıdırlar Tanrı'nın.
Buradayım, yaşıyorum ve sürgün edilemem
yaşam alanından
çünkü canlıdır sözüm ve ölünce de yaşatacaktır beni.
Herkesin yanında ve herkesin uğruna ölmeye geldim
ve bugün benim tek başıma yaptıklarım
Yarın yankılanacaktır yığınlardan.
Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten
Yarın söylenecektir binlerce yürek tarafından.”