Yıldızımızın barışık olduğumuzu söyleyemesek (ki söylemeyi inanın çok çok isterdim) de takdir etmemiz gereken çalışmaları yapanları takdir etmeliyiz. Takdir etmesek de yapılan çalışma hayatımızı daha kolaylaştırıyorsa, daha konfor katıyorsa en azından onu korumamız gerekir..
Sahilimizdeki “spor amaçlı yürüyüş” diğer adıyla “tartan yol” gibi.. Nasıl yürüyoruz bu yolda bir bilseniz!..
Az yada çok ama topuklu (olmamalı) ayakkabılarımızla yürüyoruuuzz, yürürken çekirdek çıtlatıp atıyoruuuzz, bir balgam geliyor yada sade bir tükürük eee n’apalım yutalım mı yok yutmayalım bir bunu yutmayalım başka heeer şeyi hem de afiyeetleee ooohhh sefa olsun.. Yutana değil tabi ona olsa olsa cefa olur ama hemen ama az sonra.. Yutturanlaaraa.. Birden nasıl geldim bu noktaya anlamadım ki, getirenlere de sefaaa olsun..
Toparlamak lazım..
Spor amaçlı yürüme yolunda sadece böyle yürüyor muyuz?.. Yok, sadece yürümüyoruz.. Bakın başka neler yapıyoruz?..
Bisikletle ki yanında bisiklet yolu var, gidiyoruz, ikaz eden olursa (buna da ki diyeceğim) ki 10 gündür her akşam yürüyorum  hiç rastlamadım, (ben ikaz ediyorum; affedersiniz ama burası sadece yürüyüş yolu, lütfen yanda sürün vb) ikaz ettiğimde ya bisikleti kullanan yada yürüyüş yapanlar çok garip bir şey söylemişim yada sorunlu insanmışım gibi bana bakıyorlar.. Baksınlar.. Ne denmiş; “bilenin bilmeyene borcu var” demek ki bilmiyorlar, ben biliyorum.. Borçlu kalmayayım yani, o bakımdan!..
Spor amaçlı yürüme yolunda sadece bisiklet mi sürüyoruz?.. Yok, sadece bisiklet sürmüyoruz..
Bebek arabalarını da sürüyoruz.. Günümüzde neredeyse motosiklet lastiği kadar lastikleri olan modern bebek arabalarını.. Bir de düşünüyorum, bu zihniyetlerden bir tane daha büyümekte!.. Birkaç yıl sonra bir tane daha olur muhtemelen, hele büyük sözü dinliyorlarsa ki çoğunluk saygılı, dinler, 3 tane daha büyüyecek, 3 er tane onların da yürüyüş yolunda tüküren, çöp atan, bisiklet kullanan, bebeklerinin arabasını süren çocukları olacak!..
Ama kay kayda zorlanıyorlar, nedense!.. İnanıyorum en kısa zamanda bunu da çözecektir yurdum vatandaşı..
Ne kadar üzücü aslında, bunlara tanık olmak Altın Çağa girmiş bir evrende!.. Hemen herkesin üniversite mezunu olduğu bir evrende.. Hemen herkesin Allah, din inancının tavan yaptığı bir evrende.. Hemen herkesin kitap okumayı tüm boş zamanlarının tek uğraşı olarak anlattığı bir evrende.. Hemen herkesin evlilik programları, dizileri basit gördüğü sadece bilgi yarışmaları ve belgesel izlediğini söylediği bir evrende..
Ne dersiniz inanılabilir mi, bunca uygulama mı gerçek, söylenenler mi?..
Sorgulasak kendimizi diyorum.. Herkes kendi vicdanının polisi olsa?.. Bence denemeye değer, daha duyarlı bir çevre yaklaşımı için…

 

Emeğe saygılıyız, insan haklarına değer veriyoruz.