Gazeteler veya dergilerin yayınlanması durdurulabilir mi? Terörle Mücadele Kanunun 6. maddesine göre “yayın durdurma” kararı verilmesi mümkündür.

 

TMK’nun 6. maddesine 2006 yılında eklenen son fıkraya göre;“ Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak onbeş günden bir aya kadar durdurulabilir: Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç yirmidört saat içinde hakime bildirir. Hâkim kırksekiz saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz kalır”

 

İlerleme Raporunda bu kanuni düzenlemeyle ortaya çıkan soruna değinilmektedir. Kürt meselesini tartışan veya Kürtçe yayın yapan gazeteler üzerindeki baskıların artmıştır. 2010 yılı boyunca, Diyarbakır’daki Azadiya Welat gazetesinin yayımı birkaç kez yasaklanmış ve bu gazetede çalışan gazeteciler terörizm propagandası yapmak suçlamasıyla hapis cezasına çarptırılmıştır.

 

AİHM, “Ürper ve Diğerleri / Türkiye” davasında, Türkiye’nin Terörle Mücadele Kanunu’nun 6(5). maddesini revize etmesi gerektiği konusunda önemli bir karar vermiştir. 

 

Bu davada verilen karar; AİHM 2. Dairesinin, Ülkede Özgür Gündem, Gündem, Güncel ve Gerçek Demokrasi adlı dört gazetenin sahibi, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni ve bu gazetelerde çalışan gazeteciler tarafından yapılan başvurular hakkındadır. 

 

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi; bazı haber ve makaleler nedeniyle bu dört gazetenin de yayınını 15 gün ila 1 ay arasında değişen sürelerle durdurmuştur. Yayınları terör örgütü adına yapılan propaganda olarak kabul etmiş, gazeteleri birbirinin devamı olarak görmüş ve yayınları terör suçlarını onaylar nitelikte olarak kabul ederek ve terör saldırısına uğrama riski altında bulunan yetkililerin adlarının açıklanması nedeniyle TMK’nun 6.ve 7.maddelerine aykırılıktan mahkûmiyet ve yayın durdurma kararları vermiştir.

 

AİHM, genel ilkeler bakımından; ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel yapılarından birini oluşturduğunu ve toplumun gelişimi ve bireyin kendini gerçekleştirmesinin koşullarından biri olduğunu hatırlatmıştır. İfade özgürlüğü istisnalara tabi olsa da, bu istisnalar dar bir biçimde yorumlanmalıdır ve sınırlama nedeni ikna edici bir biçimde ortaya konmalıdır.  Bununla birlikte, ulusal makamlar, ilk olarak, sınırlamayı gerektiren “acil bir sosyal ihtiyacın” var olup olmadığını değerlendirmelidir. Basın, demokratik bir toplumda önemli bir role sahiptir.

 

Basının, şiddet, kargaşa veya suç tehditlerine karşı koruma sağlamak amacıyla bazı sınırları aşmaması gerekse de, görevinin; sorumluluk ve yükümlülükleri dâhilinde, bölücü fikirler dahil olmak üzere kamu çıkarını ilgilendiren bütün konularla ilgili bilgi ve görüş aktarmak olduğunu, AİHM’si bir çok kararında belirtmektedir. Basının bu tür bilgi ve görüşleri aktarma görevinin yanı sıra, toplumun da bu bilgi ve görüşleri edinme hakkı bulunmaktadır.

 

AİHM, gazetelerin yayınının durdurulması hakkındaki sistemin hukuka uygun olmasının basın özgürlüğünün teminatı olduğunu, bu nedenle ulusal mahkemelerce verilen kararların AİHS’nin 10. maddesinde öngörülen ifade özgürlüğü ilkelerine uygun olması gerektiğini kabul etmektedir.

 

Ancak, AİHM’si bu davalarda İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından belirli haber veya makale türlerinin  yayınlanmasının durdurulması hakkında kararlar olmadığını, aksine; gazeteler hakkında yayın durdurma kararlarının verildiği tarihte, henüz içeriği bilinmeyen ve yayınlanmamış olan gazetelerin ileriki basımlarına da yönelik yayın durdurma kararları verildiğini tespit etmiştir. Yayın durdurma kararlarının bazıları duruşma bile yapılmadan verilmiştir.

Dolayısıyla AİHM’si, ulusal mahkeme kararlarının; duruşma yapılmaksızın “suçlu” bulunan başvurucu gazete sahiplerinin ve çalışan gazetecilerin gelecekte de aynı türden suçları işleyebilecekleri varsayımı üzerine kurulduğu kanaatindedir. Bu nedenle, AİHM, “gazete yayınlarının durdurulmasına yönelik kararların önleyici etkisinin, başvuranların ileride benzer makale ve haberler yayımlamasını engellemek ve mesleki faaliyetlerini aksatmak için üstü kapalı bir yaptırım anlamına geldiği” sonucuna varmıştır. Ancak, AİHM, gazetelerin belirli sayılarına el koymak veya belirli makalelerin yayımlanmasına sınırlamalar getirmek gibi daha yumuşak tedbirler alınabileceği kanaatindedir.

 

AİHM, ulusal mahkemelerin, kısa süreliğine de olsa Ülkede Özgür Gündem, Gündem, Güncel ve Gerçek Demokrasi gazetelerinin basım ve dağıtımlarını durdurarak, kendilerine tanınan sınırlı takdir yetkisini aştığını ve basının demokratik toplumun gözlemcisi rolünü gerekçesiz bir şekilde sınırlandırdığı sonucuna varmıştır. Terörle Mücadele Kanunun 6/5 maddesine göre gazetelerin tamamının ileriki basımlarını yasaklamak, demokratik bir toplumda “gerekli” olan sınırlama kavramını aşmış ve sansür boyutuna ulaşmıştır. Dolayısıyla, AİHS’nin 10. maddesi ihlal edilmiştir.

 

AİHM’si bu dava ile ilgili kararında; Sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen ifade özgürlüğü hakkı ihlalinin Terörle Mücadele Kanunun 6 ıncı maddesine eklenen 5. fıkradan kaynaklandığını ve söz konusu hükmün yürürlüğe girdiği 18.07.2006 tarihinden itibaren, yerel mahkemelerin, bu hüküm uyarınca çok sayıda süreli yayının basım ve dağıtımının durdurulmasına karar verdiğini ve aynı konuyla ilgili birçok davanın da halen AİHM önünde bulunduğunu belirtmiştir. Bu tespitlere göre “söz konusu sorun” sistematik bir sorundur.

 

Mahkeme, işbu davada açığa çıkan sistematik sorunla ilgili olarak, AİHS’nin 10. maddesinin gereklerine uygun olarak ifade özgürlüğü hakkının etkili biçimde korunmasını sağlamak üzere Türk Hükümetinden ulusal düzeyde genel tedbirler alınmasını istemektedir. Bu yüzden, AİHM’si Türk Hükümetinin süreli yayınların tümünün basım ve dağıtımını önceden durdurma uygulamasına son vermek üzere, Ürper –Türkiye kararında  yazılı olan gerekçelerde gösterilen ilkelere göre 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 6/5 maddesini yeniden düzenlemesi gerektiği görüşündedir.

 

Türkiye hakkındaki 2010 yılı İlerleme Raporunda “sorun” olarak işaret edilen ve “revize” edilmesi gereken bu kanuni düzenleme, yani gazetelerin veya dergilerin yayınlarının durdurulmasına olanak sağlayan bu “kanuni” durum Türkiye için artık “sistematik bir sorun” olarak çözüm beklemektedir.

 

AİHM’sin bu kararının önemi şudur: Türkiye’nin, 2006 yılında Terörle Mücadele Kanununun 6 ıncı maddesinde değişiklik yaparak eklediği son fıkradaki “yayın durdurma” düzenlenmesi yüzünden başı derde girmiştir. AİHM’si bu düzenlemeyi ifade özgürlüğüne aykırı görmektedir. Sistematik olarak uygulandığını kabul ettiği “yayın durdurma” kararlarını, bundan sonra ve sürekli olarak ifade özgürlüğünün ihlali olarak görecektir. Türkiye, bu düzenlemeyle yarattığı yayın durdurma yoluyla ortaya çıkan sansüre son vermek zorundadır. 

 

Bu kanuni değişikliği “gözden geçirme” yoluyla düzeltmenin en iyi yolu; yayın durdurma hakkındaki Terörle Mücadele Kanununun bu düzenlemesini ortadan kaldırmaktır.

 

Yapabilecek ne cesaretiniz ne de gücünüz olduğu fikrindeyim!